Ulusal Kalite Başarı Ödülü PETKİM’in
Manşet Haber 21.11.2012 23:29:55 0

Ulusal Kalite Başarı Ödülü PETKİM’in

Ulusal Kalite Başarı Ödülü PETKİM’in

Türk sanayisinin gururu PETKİM, Türkiye Kalite Derneği (Kal Der) tarafından her yıl verilen “Ulusal Kalite Başarı Ödülü”nü kazanarak, 47 yıllık tarihinin en önemli başarılarından birine daha imza attı. “Büyük İşletmeler” kategorisinde aday olan PETKİM’in ödül zaferi, “Yaşanabilir Gelecek” temasıyla İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen 21. Kalite Kongresi’nin son gününde açıklandı.

PETKİM Genel Müdürü Hayati Öztürk, 2004 yılında imzaladıkları “Ulusal Kalite Hareketi İyi Niyet Bildirgesi” ile EFQM Mükemmellik Modelini uygulamaya başladıklarını hatırlatarak, şöyle konuştu:

“Aradan geçen sekiz yılda, bu modelin gereklerini gerçekten meşakkatli ve zorlu bir çalışma sonucunda hayata geçirmeyi başardık. PETKİM’in 2 bin 500 çalışanı bu süreçte kendi işlerinin yanında bu çalışmayı da yaparak, her türlü takdirin üzerinde bir özveri gösterdi. Samimi olmak gerekirse kimi zamanlar umutsuzluğa düştüğümüz anlar da oldu. Çünkü biz bir üretim şirketiyiz. Birbirine entegre ama çalışma sistemleri çok farklı 22 fabrika ve yardımcı ünitenin, bu modelin kurallarını benimsemesi, başka şirketlere göre çok daha zorlu bir mücadele gerektirdi. Daha önceki yıllarda ödül alan başarılı firmalardan daha zorlu bir mücadeleydi bu… Ama çok şükür ki başardık. Tüm takım arkadaşlarımı yürekten kutluyor ve alkışlıyorum. Her zaman söylediğim gibi işimizi düne göre daha iyi yapıyoruz, ama en iyisini yapmak için çalışıyoruz.” dedi.

EFQM’in dünyanın önde gelen iş mükemmelliği modellerinden biri olduğunu anımsatan Genel Müdür Öztürk, bu modelin gereklerinin tüm çalışanlar tarafından benimsenip içselleştirilmesinin, en az ödül kazanmak kadar önemli olduğuna vurgu yaptı. Petkim olarak, EFQM modelinin gerektirdiği kriterleri sağladıklarına inandıkları için Ulusal Kalite Ödülü’ne aday olduklarını açıklayan Hayati Öztürk, ancak yapılan hazırlıklar ne kadar iyi olursa olsun çalışanların zihninde ve gönlünde “mükemmellik yolcusu oldukları” hissi olmazsa yapılanların kâğıt üzerinde kalmaya mahkum olduğu görüşünü savundu.

 “Tüm çalışanlarımız bu kültürü bir yaşam biçimine dönüştürerek, şirketimizin rekabet gücüne yansıtarak iş süreçlerini her geçen gün daha da iyileştiriyorlar.” diyen Öztürk, çalışanların kıdem ve deneyim farklılığı gözetmeksizin, “İşimizi düne göre daha iyi yapıyoruz; ama en iyisini yapmak için çalışıyoruz.” felsefesi ile hareket ettiklerini söyledi. Bu felsefenin her Petkim çalışanı için “bir anayasa cümlesi niteliğinde” olduğunu kaydeden Genel Müdür Öztürk, şu değerlendirmeyi yaptı:

 

 “Petkim, 47 yıllık köklü ve saygın tarihinde, gerek kamu yönetiminde, gerekse de 2008 yılından bugüne özel sektör kimliğinde her zaman kendisini sorgulayan, paydaşlarına sorgulatan, iyileştirmeye açık alanlarını bilen ve samimiyetle bu yönde çaba gösteren bir şirket. Biz güçlü bir şirketiz.  Sürdürülebilir bir gelecek için sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Büyüme yönünde dengeli sonuçlar elde etmek için EFQM Mükemmellik Modeli’nin en verimli araç olduğunu biliyoruz. Bu süreç, şirketimizin kurumsal itibarı ve paydaşlarımızın beklentilerini karşılamada çıtamızı daha yukarıya koymamızı da gerektirdi kuşkusuz. Başarılarımızın mümkün olan en objektif kriterler ile doğrulanması için Mükemmellik Modeli’ni 2004 yılından bu yana esas alıyor ve uyguluyoruz. Bu başarının, sadece şirketimiz açısından değil, ülkemizin de bu mükemmellik yolculuğunda ivme kazanması için önemli bir etken olduğuna inanıyoruz. Petkim ülkemizin en önemli sanayi kuruluşlarından biri olarak yetiştirdiği insan kaynağıyla, uygulamaları ve bu sektörde dünyanın önde gelen kuruluşlarıyla rekabet ederek ulaştığı seviyeyle, çağdaş uygulamalarının toplumla paylaşımıyla kendi çevresine ve sektörüne her zaman örnek olmuştur ve olacaktır. Birikimlerimizi paylaşmayı bu anlamda borç biliyoruz. Bu ödülü ilk kez bir İzmirli şirketin kazanması, sevincimizi daha da artırıyor.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°