Umudu yeşertememek

Umudu yeşertememek

Tam yirmi bir yıl olmuş.

ektiğiniz fidan, bu yıl tam meyve verecekti ki, yine aynı hüsran.

Gübre tutmadı, aşı tutmadı, yağmur yağmadı!

mazeret çok, sorunun kaynağı isen, üret, üretebilirsen.

Oysaki ne güzel bir güne uyanmıştı şehir.

tam yirmi bin kişi, 345.3 kilometre yolu gidecek, evinden ayrı, işinden ayrı, çocuğundan ayrı.

uğruna gönül verdiği renkler içindi tüm bunlar,tam yirmi bir yıl önce dibine su verdiği fidanın meyve vereceğini görmek, ondan biri olduğunun mutluluğunu yaşamak içindi bütün bu eziyet.

*           *          *

Gönül işte böyle bir şey.

neden seviyorsun, nasıl seviyorsunu yoktur, o bir tutkulu aşktır.

evet,

konu ADS'nin cuma günü Konya'daki final maçı.

Belki üstüne çok yazı, çok şeyler söylenecek, ama nafile, biten, bitti, giden, gitti.

Tek üzüldüğüm konu, oraya giden yirmi bin taraftar.

Karşılıksız seven, yani, karşılıksız formanın arkasından giden, yani tutku, forma rengi.

Gerisi boş,

Yok Futbolcu atamamış, yok ayağı sakatmış, yok o gol olsaymış.

başta dedim ya, 'mazeret' çok...

'Kışın yediğin hurmalar, yazın seni tırmalar'.

ta, başından başladı hatalar zinciri.

Osman Özköylü'ye futbolcu seçiminin tamamını bırakırsan, oda kendi menejerleri aracılığı ile alır, sana, ne kadar emekli futbolcu varsa.

Devre arasında onların hepsini gönder, tamamını yenile, tam bir intihar aslında.

İkinci yarı, Tiago transfer edilip elinede çuval dolusu para verirsen, takımdaki dengeleri bozarsan, Burak ve Pote'yi küstürürsen, Hadi Tiago oynasın derler!...

*         *          *

Bakın işte bizde mazeret gösteriyoruz, o olmazsa, şu olmazsa, bu olur.

Bu oyundan bir kişi galip çıkacak, o da Alanya oldu.

O süper lige çıkma maçı sadece Konya'daki maçmı sandınız.

30 hafta,artı son üç maç.

Bu lig uzun bir maraton, yapılan her hata sizi başarıdan uzaklaştırır.

o başarısızlıkta ben parayı verdim, her şey tamam diyenlerindir aslında başarısızlık.

Neden bu son maça kaldı derler adama, bu kadar yatırım, bu kadar emek, bu kadar şehrin umudu boşa gitti.

Ne yapalım deyip, kimse çıkamaz bu işin içinden.

Takım Adana'nanın takımı, Para Adana'nın parası, ortada bir başarısızlık varsa sorumlu olanlar hesap vermek zorunda, artık seneye inşallah lafları bu şehrin taraftarına, bu şehrin yaşayanına, benim gibi karşı takımdan olupta üzülenine, oyalamadır sadece.

Merak ettiğim soruda şu aslında, Cuma günü, o takımla kaç futbolcu Adana'ya döndü.

İçinde bir allahın kulu yokki Adana'lı, dönsün şehire.

Umudu yeşertemedik, oysaki o gün sabah Konya yolculuğu ne güzel başlamıştı

Süleyman YALÇIN

30.05.2016 13:51:45

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI