Ünüvar: Gezi Parkı bizi kendimize getirdi
GÜNDEM 20.07.2013 17:12:03 0

Ünüvar: Gezi Parkı bizi kendimize getirdi

Ünüvar: Gezi Parkı bizi kendimize getirdi

Ak Parti Milletvekili Necdet Ünüvar,  torba yasasında önemli değişiklikler yaptıklarını belirterek, “Torba yasasıyla gururluyuz. Bu yasayla halkımıza sosyal adaleti getirdik” dedi.

akp_yemekPartisinin Çukurova İlçe Danışma Kurulu toplantısına katılan Adana Milletvekili Necdet Ünüvar, meclis çalışmaları hakkında bilgiler verdi, Ünüvar, “Bu Milletin ayağına çelme takmak isteyenler kendileri o çelmeye takılarak tepe taklak gideceklerdir. Gezi parkı olayları bize ders olmuştur. O olaylar bizi kendimize getirmiştir. Üzerimizdeki ölü toprağı silkeledik”  ifadesini kullandı.

Toplantıya, AK Parti il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, il genel ve belediye meclis üyeleri, kadın ve gençlik kolları başkanları ile kalabalık davetli topluluğu katıldı. Toplantının ardından katılımcılar, AK Parti Çukurova ilçe binası önünde düzenlenen iftar yemeğine katıldı.

Milletvekili Ünüvar, ilçe Başkanı Ramazan Çırak ve Partililer, 100.Yıl semtinde bulunan esnafları ziyaret ederek sorunlarını dinledi. Partililer daha sonra Çukurova ilçe Emniyet Müdürü Yücel Gül’ü ziyaret ederek ‘Hayırlı olsun’ dileklerini sundular.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°