Ustalar Mehmet Baltacı anısına buluştu
Manşet Haber 8.12.2012 00:24:53 0

Ustalar Mehmet Baltacı anısına buluştu

Ustalar Mehmet Baltacı anısına buluştu

Adana(Ulus)--Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ondördüncüsü gerçekleştirilen “13 Kare Sanat Festivali” kapsamında usta fotoğraf sanatçıları İzzet Keribar, Sıtkı Fırat ve Gültekin Çizgen'in katılımıyla, geçtiğimiz yıllarda yitirdiğimiz Adanalı fotoğraf sanatçısı Mehmet Baltacı anısına “Ustalar Buluşması” gerçekleşti.
1995 yılında fotoğraf çekimi için çıktıkları yolculukta geçirdikleri trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği'nin (AFAD) 13 üyesi anısına düzenlediği festival kapsamında, Adana Kültür Sanat Merkezi'ndeki etkinlik kapsamında İstanbul Fotoğraf Müzesi Koleksiyonu, Mehmet Baltacı Siyah-Beyaz Fotoğraf Sergisi ve Altın Oran Portfolyo sergileri açıldı.

Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, etkinliğe gösterdikleri ilgi için Adanalı sanatseverlere teşekkür etti. Bu birlikteliğin bundan sonra da devam edeceğini vurgulayan Zihni Aldırmaz, 1973 yılında kendisinin de AFAD'a üye olduğunu, fotoğrafa meraklı olduğunu vurguladı. Zihni Aldırmaz konuşmasında 13 fotoğraf sanatçısı ve Mehmet Baltacı’ya rahmet diledi.
Lions Kulüpleri 4. Kesim Başkanı Prof. Dr. Levent Kayrın da lions kulüplerinin sanata destek verdiğini belirterek, “Böylesi bir etkinliğin paydaşı olmaktan mutluyuz. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum ve kutluyorum” şeklinde konuştu.

İstanbul Fotoğraf Müzesi Kurucu Küratörü Gültekin Çizgin ise müzelerin yalnızca bir mekan değil, içinde koleksiyonlarla var olan bir yapı olduğunu söyledi. Koleksiyonlar olmadan müzelerin anlamı olmadığını belirten Çizgin, şöyle devam etti:

'Bu serginin önemi fotoğrafın nasıl değerli olabileceğinin bir işaretidir. Şimdiden fotoğraf biriktirin, fotoğrafa sahip çıkın. Dünyanın en aktüel işidir. Günümüze kadar 3.5 trilyon fotoğraf çekildiği varsayılıyor. Yalnız Facebook'ta 160 milyar fotoğraf var. Ancak, nadir ve nedret olmayan hiçbir şey değerli değildir. Sanatı sanatçılar yapar. Bu çok önemli bir etkinlik. Adana bir kültür şehri haline, bu adımlarla gelecek. O yüzden bizim size, sizin de bize yaklaşımınız çok önemli. Türkiye, temelde sanat özürlü bir ülkedir. Bunu gerçek olarak kabul edelim. Sanat olmadan, gelişim, uygarlık olmuyor. Bunun sahipleri sizlersiniz.'
Etkinliğin adandığı Mehmet Baltacı’nın eşi Havva Baltacı da eşinin Adana'da hep bir müze açma isteği olduğunu, bunun 2009 yılında Altın Koza ve AFAD'ın katkılarıyla gerçekleştiğini söyledi. Havva Baltacı etkinlikte Mehmet Baltacı’yı anlattı.

Daha sonra İzzet Keribar, Sıtkı Fırat ve Gültekin Çizgen, fotoğraf gösterisi sunumlarını yaparak, sanatseverlerle söyleşi yaptı.

Tarihi Kız Lisesi binasındaki “Ustalar Buluşması”na ABD’nin Adana Konsolosu John Espinoza da katıldı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°