VAİLLANT’TAN
Manşet Haber 2.07.2022 13:54:09 0

VAİLLANT’TAN 'KÜÇÜK AKBABALARI KORUMA PROJESİ'NE DESTEK

VAİLLANT’TAN 'KÜÇÜK AKBABALARI KORUMA PROJESİ'NE DESTEK

Vaillant Türkiye ile Doğa Derneği ortaklığında 2015 yılından bu yana devam eden Küçük Akbabaları Koruma Projesi’nde yılın ilk çeyreğinde koruma ve farkındalık çalışmalarına odaklanıldı. Mersin’de düzenlenen panel ve söyleşilerle, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan küçük akbabaların dünyamız için önemine dikkat çekildi. Çalışmalara Mersin Üniversitesi de destek verdi.
Vaillant Türkiye ve Doğa Derneği iş birliğinde 2015 yılında başlatılan Küçük Akbabaları Koruma Projesi, 2022 yılında da devam ediyor. Mersin bölgesinde Vaillant Türkiye desteğiyle yürütülen projede yılın ilk üç ayında; kış döneminde küçük akbabaların Türkiye’de olmaması ve konargöçerlerin kış yurtlarında olması nedeniyle koruma ve farkındalık çalışmalarına odaklanıldı. Kış yurtlarındaki konargöçerlerin, bölgelerindeki yaban hayvanları hakkında devamlı bilgi akışı sağladığı söz konusu dönemde, Mersin Kültürhane ile “Doğa Muhabbetleri” serisine devam edildi. Çoban Ağı, bölge doğası hakkında bilgilerin yerelde yaşayan kişiler tarafından toplandığı ve toplanırken de farkındalığın sağlandığı bir iletişim ağı niteliği kazandı.
Üniversite ile iş birliği çalışmalarına zemin oluşturuldu
Mersin’in farklı ekosistemleri barındıran coğrafi konumu ile büyük öneme sahip olduğunu belirten Vaillant Group Türkiye Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Atan, “Biyoçeşitlilik açısından oldukça zengin olan bölgede, zenginliği korumanın, yaşatmanın en önemli yolunun yerelde korumadan geçtiği bilinci ile Mersin’deki tüm paydaşlarla düzenli görüşmeler gerçekleştiriyor, bilgi aktarımı konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Başta küçük akbabalar olmak üzere tüm ekosistem süreçlerinin takip edilmesi, korunması ve sürekli bilgi aktarımlarının gerçekleşmesi için oluşturulan Çoban Ağı sisteminde sadece çobanlar değil yereldeki kamu kurumlarından, yöre halkına kadar ilgili tüm paydaşlar yer alıyor. Her dönem düzenli olarak bilgi akışlarının sağlandığı Çoban Ağı sistemini anlatan bir film hazırladık ve bu filmi sosyal medya hesaplarımızdan paylaşarak daha fazla kişiyle etkileşim kurmayı ve farkındalık oluşturmayı hedefledik. Doğa korumanın önemli diğer ayağı olan kanuni yaptırımlar için Mersin Barosu ile yaptığımız ortak çalışmalar ve farkındalık için doğa ve kuş gözlem uygulamaları büyük etki bıraktı. Mersin Üniversitesi ile ilerleyen dönemlerde iş birliği çalışmalarına da zemin oluşturuldu” dedi.
Uzaktaki sürüler ve farklı yaban hayvan türleri tespit edildi
İlk çeyrekte yapılan çalışmalar sonucunda o bölgede nadir görülen kızıl akbaba kaydının da alınmaya devam ettiğini dile getiren Doğa Derneği Genel Koordinatörü Serdar Özuslu, “Devamlı iletişim halinde bulunduğumuz Mersin’deki konargöçerler bölgenin coğrafi konumu sebebi ile yaz başına kadar kış yurtlarında kalıyor. Konargöçerleri kış yurtlarında ziyaret etmeye devam ettik. Karşılaştığımız kızıl akbaba, 2,5 metreden fazla kanat açıklığına sahip. Bu akbaba türü yüksek dağlara kar yağdığında besin bulabilmek için konargöçerler gibi daha aşağı rakımlara iniyor. Kış aylarında da kızıl akbabalar konargöçerleri takip etmeye devam ediyor. Öte yandan, özellikle kadınların tercih ettiği dürbün ile gözlem sayesinde uzaktaki sürüleri ve diğer yaban hayvan türlerini tespit etme olanağı bulduk. Türkiye için nadir bir tür olan çizgili sırtlan türünün varlığına bu şekilde rastladık. Geçmiş dönemden bu yana çizgili sırtlanları özellikle sert kış zamanlarında leş ile beslenirken gözlemleyenlerin olduğu bilgisine ulaştık. Bu alandaki çalışmalarımız da devam ediyor” diye konuştu.

“Doğa Muhabbetleri” Youtube’dan canlı yayınlanacak
Çalışmalar kapsamında ayrıca, süzülerek göç eden geniş kanatlı kuş türleri için tehdit oluşturan elektrik çarpmalarına engel olabilmek adına, tehlikeli direkler belirlendi ve izolasyonları gerçekleştirildi. Farkındalık çalışmaları kapsamında ise Mersin Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun organize ettiği panelde; Mersin’in doğası, konargöçer kültür ile ilişkisi hakkında sunum gerçekleştirildi. Sunumda, bugüne kadar yapılan çalışmalar ve ilerleyen süreçte planlanan uygulamalar hakkında bilgi verildi. Kültürel çalışmaları ve doğa farkındalık konularını önemseyen yerel bir işletme olan Kültürhane Kafe iş birliğindeki “Doğa Muhabbetleri” serisine devam edildi. Söyleşilerin Youtube’dan canlı ve interaktif olarak yayınlanması konusunda adım atıldı.
Mersin Üniversitesi ile biyoçeşitlilik çalışmalarına dikkat çekildi
Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen “İklim ve Yaşam Kültürü” Torosların Yaşayan Miras ve Alanları ve Geleceği Paneli, Doğa Derneği desteği ve katılımı ile gerçekleşti. Panelde, Bolkar Dağı, konargöçerler ve biyoçeşitlilik çalışmaları hakkında sunumlar yapıldı. Üniversite konferans salonunda gerçekleşen panele, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı. Panelde Mersin doğasını koruma çalışmaları kapsamlı olarak aktarıldı. Ayrıca yine Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ile Doğa Derneği iş birliğinde “Bolkar Dağı Konargöçerlere Emanet“ fotoğraf sergisi düzenlendi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°