VALİ SÜLEYMAN ELBAN’IN İLK BAYRAM MESAJI
Manşet Haber 30.07.2020 14:59:22 0

VALİ SÜLEYMAN ELBAN’IN İLK BAYRAM MESAJI

VALİ SÜLEYMAN ELBAN’IN İLK BAYRAM MESAJI






 Vali Süleyman Elban Adana Valisi olduktan sonra ilk mesajını Kurban Bayramı nedeniyle yayınladı.





Vali Elban’ın Kurban Bayramı mesajı şöyle:





“Tüm İslam âleminin, aziz milletimizin ve kıymetli Adanalı hemşehrilerimizin mübarek Kurban Bayramı’nı en kalbi duygularımla tebrik ediyor; bayramın ülkemize, milletimize ve tüm İslam dünyasına iyilikler ve güzellikler getirmesini temenni ediyorum.





Bayramlar; birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin nişanesidir. Kırgınlıkların, küskünlüklerin, dargınlıkların ortadan kalktığı zaman dilimleri olan bayramlar, sevinç ve mutluluğun sınırları aşıp tüm dünyayı sardığı, yedi iklimin kucaklaştığı müstesna günlerdir.





Kurban ise yüce Mevla’ya yakınlaşma, onun rızasını kazanma amacıyla yerine getirilen bir ibadet olmakla birlikte inananların da birbirine yakınlaşmasına, yardımlaşma ve dayanışma duygularının pekişmesine vesile olan dini vecibelerden biridir. Bu anlamda kurban; yoksulun hatırlanması, öksüz ve yetimin başının okşanması, katı yüreklerin yumuşaması, merhamet pınarlarının çağlamasıdır.





İşte içerisinde bu ve benzeri pek çok manayı barındıran Kurban Bayramı’nı, bu yıl önceki yıllardan farklı bir ortamda, koronavirüs salgınının gölgesinde idrak ediyoruz. O sebeple gerek kurban alışverişi ve kesimini gerekse bayram ziyaretlerimizi Sağlık Bakanlığımızın ve Bilim Kurulumuzun belirlediği kurallar dâhilinde gerçekleştirelim. Bayramda koronavirüs bulaşının artmaması için kontrollü sosyal hayatın gerektirdiği; maske takma, fiziki mesafemizi koruma ve hijyen kurallarına uyma kurallarından asla taviz vermeyelim.





Kıymetli Hemşehrilerim,





Adana Valiliği olarak bizler de Kurban Bayramı’nın sağlık, huzur ve güven ortamı içerisinde idrak edilmesi için gerekli olan tüm tedbirleri aldık. Bayram süresince; güvenlik, sağlık, temizlik, ulaşım, gıda, zabıta ve itfaiye hizmetleri başta olmak üzere tüm hizmet alanlarında herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmaması adına tüm kurumlarımız çalışmalarını aralıksız ve kesintisiz bir biçimde sürdürecek. Bayram boyunca Adanalı hemşerilerimize en güzel hizmetleri sunacak tüm personelimize çalışmalarında kolaylıklar ve başarılar diliyorum.





Diğer yandan bayramı yakınlarının yanında geçirmek üzere trafiğe çıkacak vatandaşlarımıza da trafik kurallarına, trafik işaret ve işaretçilerine uymalarının hayati önem taşıdığını bir kez daha hatırlatıyor; bayram sevincinin hüzne dönüşmemesi için tüm kurallara riayet etmeleri tavsiyesinde bulunuyorum.”





Kurban Bayramı vesilesiyle vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin huzur ve refahı için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyorum. Başta şehitlerimizin yakınları ve gazilerimiz olmak üzere Adanalı hemşehrilerimin, aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin mübarek Kurban Bayramı'nı en içten duygularımla kutluyor; sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°