VAN’DA ÜNİVERSİTE

VAN’DA ÜNİVERSİTE

30 Eylül 1922’de,Büyük Taarruz zaferle sonuçlanmış, Atatürk'ün cephane dolu sandıkları boşaltıp yerine kitaplarını koyarken demişti ki,''En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır. Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder. Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.”
Urartu medeniyetini incelemiş, Van’da bir üniversite kurmayı hayal etmeye başlamıştı. Batıda İstanbul, doğuda Van iki büyük kültür şehri olursa bu iki şehrin arası mutlaka gelişecektir diye düşünüyordu.
1927 yılında, Cumhuriyetin ilanından sadece dört yıl sonra, Anadolu'nun kurtuluş mücadelesi içinde yetişmiş ve son derece önemli işler başarmış, Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey'i Van'a gönderdi
Darülfünun dışında ülkede üniversite yok. Söz konusu olan, Cumhuriyet Türkiye'sinde kurulacak ilk üniversite.Zamanla anlaşıldı ki, Atatürk'ün düşüncesi; Van' da bir üniversite kurmanın çok ötesinde. Şehir, devasa bir kültür merkezi' yapılmalıydı,
Cumhuriyet tarihine geçecek en büyük yatırımlardan biri, Van'a yapılmalıydı. Enstitüleri, uygulama alanları ve sanat akademileriyle büyük bir üniversite. Her seviyeden okullar. Bir kültür şehrinin olmazsa olmazı zengin kütüphaneler, sinemalar, tiyatrolar, halkevleri, devlet teşviki ile başlatılacak büyük çarşılar, büyük planın sadece birkaçıydı. Hedef Doğu bölgesinin kalkınmasını sağlamak ve bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaktı.
Ne yazık ki, Atatürk'ün vefatıyla, her şey bitti. Birçok zorlu aşama kat edilmişken; onca yıllık çalışma, emek ve heyecan son buldu. Yıllar geçtikçe de konu, sadece “Doğu bölgesinde bir üniversite kurma” meselesine dönüştü.
Gerçekleşseydi neler olacaktı.
• Türkiye’nin en doğusu ile en batısı arasında eğitim, kalkınma ve gelişmişlik farkı giderilerek sosyal denge kurulacaktı.
• Bölgeyle ilgili her devirde siyasi projeleri olan ülkelerin kirli senaryoları sonuçsuz kalacaktı.
• Van ve çevresinin dünya çapında bilim insanları, eğitimli iş adamları, tanınmış sanatçıları, edebiyatçıları, bilgi birikim sahibi ve saygınlığı olan entelektüel siyasetçileri olacaktı.
• Okuryazar oranı yanında yüksek eğitim gören insan sayısı ile Van ve çevresi kültür eğitim şehri olacaktı.
• Bölgenin sorunlarının eğitimle çözülecek, bugün bölgede yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlar bu ölçüde olmayacaktı.
• Van Gölü kirlenmeyecek, Van’ın doğal ve kültürel değerleri erozyona uğramayacak, zevksiz, özensiz, çirkin görünümde olmayacaktı.
• Beyin ve sermaye göçü yaşanmayacak yöre insanının kentle bağları, Vanlılık ruhu güç kazanacak, Van’la birlikte bütün ülke kalkınacaktı.
EVET, ATATÜRK ÖLÜNCE ONUN VİZYONUNA ULAŞAMAYANLAR O VİZYONU RAFA KALDIRDI.
• VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ’NİN KURULUŞU ANCAK

• 20 TEMMUZ 1982’DE GEREKLEŞTİ.

• TARİHİ BİLMEYENLER DE, 40 YIL SONRA -HAZİRAN 2022’DE-GELİP ÜNİVERSİTEYİ SAHİPLENDİ. İNANILMASI GÜ AMA,

• “VAN’A ÜNİVERSİTEYİ BİZ GETİRDİK BİİİZ,” DEDİ

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

14.06.2022 13:37:23

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI