Vatandaşlarımız  gösterisini, eylemini yapabilmeli
Manşet Haber 21.06.2013 00:18:10 0

Vatandaşlarımız gösterisini, eylemini yapabilmeli

Vatandaşlarımız gösterisini, eylemini yapabilmeli

emniyet_mudur_gurkanAdana Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan, kendisini ziyarete gelen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Adana Şubesi yöneticilerine, ” vatandaşlarımız başka insanlara zarar vermeden karşısındaki insanlarında hak ve hukukuna saygı göstererek düşüncesini söyleyebilmeli, gösterisini, eylemini yapabilmelidir.” ifadelerine yer verdi.

MUSİAD Adana Şube  Başkanı Suat Yahşi, AYAMDER Başkanı Murtaza Kılçık, ASKON Başkanı Recep Çalışkan, AGİD Başkan Yardımcısı Hakkı Polat, ADSİAD Başkanı Süleyman Sönmez, AGİAD Başkanı Tamer Gülcan, Adana Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan’a  İstanbul Gezi Parkı protesto eylemleri nedeniyle yapılan gösteriler sırasında Komiser Mustafa Sarı’nın köprü inşaatından düşerek yaşamını yitirmesi nedeniyle taziye ziyaretinde bulundu.

Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan, ziyarette yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“Görüşü, düşüncesi, inancı ne olursa olsun ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımızın başka insanlara zarar vermeden karşısındaki insanlarında hak ve hukukuna saygı göstererek, düşüncesini söyleyebilmeli, gösterisini, eylemini yapabilmelidir. Buna hiçbir zaman itirazımız olamaz, buna saygı duyarız. Ancak, biz özgürüz, düşüncemizi, haykırıyoruz diyerek etrafı yakıp yıkanların, Molotof kokteyli atanların, esnafımızı iş yapamaz hale getirmeye, insanları tedirgin etmeye hakları yoktur.

12-13 yaşlarındaki çocuklar meydanlara çıkıp slogan atıyor ve önüne gelen kamu mallarını yakıp yıkıyor, bu yaptıklarını neden yaptığının farkında değil. Belliki birileri bu kişileri yönlendiriyor, tahrik ediyor. Bu yüzden ailelere çok büyük sorumluluk düşüyor. Okullarında tatil olduğu ve bu dönemde çocuklarımızın takip ve kontrol edilmesi konusunda duyarlı olmalı. Yeni yetişen çocukların kötü niyetli insanların, aşırı uç örgütlerin kucağına düşmemesini sağlamalıyız, lütfen buna seyirci kalmayalım.

Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu süreçte her zaman sağduyulu hareket eden Adana’mızın siz duyarlı sivil toplum kuruluşlarına hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum, bizim zor zamanlarımızda sizleri hep yanımızda görüyoruz, buda bizi oldukça memnun ediyor.”

Sivil Toplum Kuruluşu Başkanları; Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan’a Adana’mızın ülkemizin yararına olacak her konuda yardıma hazır olduklarını söylediler ve vatandaşlarımızın itidal ve sağduyu göstererek bu tür manipülasyonlara alet olmamalarını umut ettiklerini ifade ettiler.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°