Vekillere çalışmadan maaşa Tepki
SİYASET 7.10.2015 13:03:56 0

Vekillere çalışmadan maaşa Tepki

Vekillere çalışmadan maaşa Tepki

Vatan Partisi Adana  Milletvekili Adayı Hayrettin Çavuşoğlu, vekillere çalışmadan maaş verilmesine tepki gösterdi, “1 Kasım seçimlerine günler kala milletvekillerine maaş piyangosu vurdu.”dedi.

5 aylık vekillere önümüzdeki 3 ayın maaşının peşin verilecek olmasını eleştiren Vatan Partisi Adana  Milletvekili Adayı Hayrettin Çavuşoğlu, yazılı açıklamasında şu görüşlere yer Verdi:

“Maaş piyangosundan tekrar aday gösterilmeyen milletvekilleri de faydalanacak.
Milletvekillerine, 15 Ocak 2016'ya kadar olan önümüzdeki üç aylık maaşları 15 Ekim'de peşin olarak ödenecek.
FAZLA MAAŞLAR GERI ALINMAYACAK.
Vekillerin alacakları para bununla sınırlı değil. TBMM, 1 Kasım'da yeni seçilecek olanlara da gelecek ay 75'er günlük ödeme yapacak. Böylece 80'e yakın makam için çifte maaş ödemesi bütçeye yansıtılacak.
Meclis'e ilk kez giren ve Genel Kurul'da toplam mesaileri 30 saati dahi bulmayan vekillere toplamda 7 aylık maaş verilmiş olacak.
Haber hiç bir tereddüde yer vermeyecek kadar açık.Hak edilmeyen bir gelirin haksız yere cebe indirilmesi söz konusu.25 Dönem Milletvekillerini, 1 Kasım 2015 gününe kadar olan süreye ait maaşlarını Devlet Hazinesine iade etmeye çağırıyoruz. Hangi yasal kılıf giydirirlerse giydirsinler, aldıkları maaş, bilerek ve isteyerek zimmete geçirilen haksız kazançtır. 1 Kasımda yeniden seçilecek Milletvekilleri ikinci kez maaş alacaklardır.Ballı börek. Yiyin efendiler yiyin. Aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yiyin. Bu hanı yağma sofrası, KaçAksarayın lütfüdür. Zülfüyare dokunmayan konular olunca, sarayla papaz ol, çıkarlarınız söz konusu olunca Milletin gözüne kül üfür. 25 nci Dönem Milletvekilleri kendi hukukunu savunamayanlar olarak Türk Siyasi Tarihine geçmişlerdir. Sözü uzatmaya gerek yok. Bu maaşlar hak edilmemiştir. Kul hakkıdır. Yetim hakkıdır. Kimsesizlerin lokmasıdır. Yiyenlerin boğazında kalır. 25 nci Dönem Milletvekillerini çocuklarına şikayet ediyoruz. Babanız haram yemektedir. Gencecik fidansınız. Harama ortak olmayın.Aziz Türk Milleti,  hukukun, bizzat seçtiğin Milletvekilleri tarafından ayaklar altına alınmaktadır. Henüz vakit varken, söz sırası sende iken hukukuna el koy. Bu fırsat Tanrının sana sunduğu bir altın fırsattır.

BÖYLE GİTMEZ

Vatan Partisi milletine hiç yalan söylemedi. Tutamayacağı hiçbir sözü vermedi. Verdiği sözün de hepsini yerine getirdi. Ermeni soykırım yalanını Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde tarihin çöplüğüne süpürdü. Ergenekon tertipleriyle zindanlarda çürütülmeye çalışılan başta Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek, Ordumuzun çok değerli subayları ve Atatürk Cumhuriyetini savunan aydınlarımızın bu gün hepsi beraat etmiş ve etmekteler. Silivri zindanlarının duvarları da Vatan Partisinin örgütlü mücadelesi ile yıkılmıştır. Şimdi o hapishanelerde tertipçiler ikamet ediyor. Dünyanın gözü önünde olan tüm bu olaylardan da belli. Vatan Partisi Türk Milletinin namusudur, vicdanıdır. “

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°