VİRÜS SALGINI İLE MÜCADELEDE BİLİMİN VE ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE GELECEĞİ BUGÜNDEN PLANLAMAK
SAĞLIK 20.04.2020 18:13:08 0

VİRÜS SALGINI İLE MÜCADELEDE BİLİMİN VE ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE GELECEĞİ BUGÜNDEN PLANLAMAK

VİRÜS SALGINI İLE MÜCADELEDE BİLİMİN VE ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ VE GELECEĞİ BUGÜNDEN PLANLAMAK










Aşı ve İlaç Keşfi, Araştırma Alt Yapısı ve Nitelikli Bilim İnsanı Olana Ülkeye Şans Tanıyacaktır
Korona virüs salgınına yenik düşmemek için dünyanın dört bir yanında devletler ilaç ve aşı çalışmaları için bilim kuruluşlarından yardım talep ettiler. Temel biyoloji, biyokimya, organik kimya, Biyoteknoloji gibi temel ve uygulamalı bilimlerin bilgilerinin önemi ortaya çıktı. Doğal olarak aşı ve ilaç yine bu tür alanlarda temel bilimler bilgisi ve alt yapısı olan ülkeler ve üniversiteler tarafından geliştirilecektir. Bugünlerde dünyada birçok laboratuvar bu konularda geceli gündüzlü çalışmaktadır. Bugün bu çalışmalar bilimsel ve ekonomik olarak az gelişmiş Uganda, Suriye, Pakistan, Peru, Kolombiya ve Arnavutluk gibi ülkelerde yapılmamakta ve yapılma şansıda artık yok gibi. Bu bağlamda temel bilimlere ve araştırmaya yatırım yapan uluslar gelecekte özellikte yarın sağlık sektöründe söz sahibi olacaklardır. Virüs ilacı ve aşısını bulanması şansı bu konuda Ar-Ge hazırlığı, donanımlı alt yapı ve nitelikli bilim insanı olan ülkelerin yüzüne gülecektir.





Temel Bilimler Uygulamalı Bilimlerle Birlikte Teknoloji Yaratmakta ve Sorun Çözümüne Katkıda Bulunmaktadır.
Bu bağlamda bilimin temel amacı bilgi üretmek, üretilen bilgiyi de toplum yararına kullanmaktır. Günümüz dünyasında elle tutulur gözle görülür insanlığın yaşamını kolaylaştıran bütün unsurlar bilimin-bilginin ve teknolojinin ürünleri hatta bilimin ta kendisidir. Örneğin hastalık ve zararlıların tedavisinde kullanılan aşılar, serum, enzim, vitamin, hormon üretimi, penisilinin keşfi, doğum kontrolü, genetik temelli hastalıkların tespiti ve tedavisi biyolojik, biyoteknolojik mekanizmalar ile iyileştirilmesi, ıslah çalışması ile bitkisel verimliliğin arttırılması gibi birçok ürün biyoloji biliminin katkıları ile üretilmektedir. Kimya bilimi bilgisi ile üretilen ilaç, boya, kozmetik, deterjan, tekstil ve petrol kökenli sentetik birçok ürün insanlığın yaşamını kolaylaştırmış, insan ömrü uzamış ve nüfus artışı sağlanmıştır. Fizik bilimi bilgisi ile kullandığımız akılı cep telefonu, elektrik, telekomünikasyon, uzay çalışmaları, sağlıkta kullanılan XR, MR tomografi gibi yaşamı kolaylaştırıcı ekipmanlar sağlanmaktadır. Bütün bu aletler ve ekipmanlar fizik, kimya ve matematik bilimlerinin yanında elektrik, elektronik, bilgisayar yazılımı, uzay bilimi bilgisi bulunmaktadır. Son birkaç yüzyılda özelliklede 20 yy’de sanayi toplumunun bilim ve teknolojisinin birçok alanda çoklu işbirliği ile sağlanan entegrasyon sonucu iletişim-teknolojileri çağının yaratılarak insanlık tarihinin yeni yaşam biçimini oluşturdu. Elektrik-elektromanyetik-bilgisayar ve internet işbirliği başlayan iletişim teknolojileri çağının insanın bildik bütün temel çalışma, beslenme ve diğer işlevleri farklı bir sürece evirildi. İnsan durduğu yerde her türlü bilgiye erişilir oldu, yerinde oturarak beyin gücü ile birçok işini el değdirtmeden veya fiziki olarak dokunmadan yaptırmakta. Araçlar, üretim ve dağıtım insansız yürütebilmekte. Tıp bilimi ve beslenmesinde etkisi ile 50-60 yaş ortalaması bugün 80-85 bandına çıkmış olmanın verdiği uzun ömür çalışma dinamiğini de değiştirmiştir. Bu yaşam biçimi daha çok hareketsizlik ve buna bağlı olarak fizyolojik ve morfolojik değişimler, hastalık formalıda oluşmaya başladı.
Korona günlerinde insanın son yıllarda kendini alıştırdığı, cep telefonları üzerinden kendi kendine yetebilme olanağı içeride kalmasına çok katkıda bulundu. Yoksa mücadeleci insanı kolay kolay içeride tutmak doğasına uygun olmadığı için mümkün olmayacaktır.





Toplumun Bilimi Benimsemesi Ancak Bilimsel Üretimin Sonuçlarını Yaşamlarında Görmeleri İle Mümkün Olur
Temel bilimler anlaşıldıkça bilim ile teknoloji daha kolay üretilmektedir. Bilimin önemi bu yollarla topluma daha rahat aktarılmaktadır. Bilimsel bulguların ve teknolojinin insanların yaşamını nasıl kolaylaştırdığını topluma bir şeyleri yaparak, üreterek gösterilmesi ve anlatılması gerekir. Çin korona virüs taşıyıcısı ve hastaların bilgilerini yazılım programlarını cep telefonlarına ve bulut ortamında koordine ederek, hastaları toplumdan uzak tutması başararak salgının önlenmesini minimize etmeyi başardığı belirtiliyor. Bu bağlamda teknolojinin üretilmesi ve toplum yararına sunulmasın görünür bir başarı örneği. Veri bankaları ve haritalar üzerine işlenen dinamik modellemeler ile hastalığın seyrinin ve analitik çözümlemesi çalışmaları toplum tarafından taktir görmektedir. Bu anlamda Bilimin topluma benimsetilmesi için toplumun bilimin ve bilginin ürettiği ürünlerden yararlanması gerekir. Bilimsel bilginin artması ve yoğunlaşması hem bilim insanının bilincinin zenginleşmesini hem de aynı zamanda toplumun bilinç düzeyini arttırarak daha sağlıklı düşünebilen ve kültürlü bir toplum yaratılmasının yolunu açabilmektedirler. Bir anlamda da bilim teknoloji üretmeninin ötesinde toplumların gelişimi ve demokratik yaşama olan aydınlanmacı görevini de sağlamış olur. Bilimsel bilgi üreten ve ürettiği bilgiyi teknolojiye dönüştüren toplumların refah düzeyi artınca yani bilimden doğrudan yarar gören toplumlar bilime doğrudan önem verir. Bilime değer veren toplum bilim için daha çok çabanın sağlanmasını yetkililerden ve siyasilerden talep eder duruma gelmektedir.
Türkiye’nin geleceği bilimi yaşamın bir parçası yapmasına bağlıdır. Günümüzün biricik pratiği gelişmişliğin tek ölçütü çağın gereklerine uygun eğitim ve bilim yaparak ve nitelikli insan yetiştirerek gerçekleşmektedir. Bilimi topluma benimsetmekte etkili olacak unsurların başında merak duygusunu yaratma gelmektedir. Merakı uyandırmak için başta öğrenciler olmak üzere müzelerin gezilmesi, arkeolojik kazıların ziyaret edilmesi ve mümkünse rehberlerin öncülüğünde toplu geziler düzenlenmeli ve sorular sorularak geçmiş günümüz arasındaki ilişkiler ortaya çıkarılmalıdır. Türkiye fen okur-yazarlığı temelli çağcıl bir milli eğitim politikasını benimsemesi, çok acilen bir ulusal bilim politikası geliştirmeli ve yeni bir üniversite reformuna gereksinim duyulmaktadır.





Bilimsel Bilginin Topluma Aktarılmasında Virüs Salgınının Önemi
Bilimin ve üretilen bilginin toplum yararına kullanımı ve anlatımı çok da kolay olmuyor. Koşulların uygun olması bilimin toplum tarafından benimsenmesine katkı sunmaktadır. Son dönemlerde peş peşe yaşadığımız deprem ve korona virüs salgınının sorunlarının üstesinden gelmenin ancak bilimsel yaklaşım ve teknikler ile mümkün olduğu daha çok anlaşılır oldu.
Ülkemiz-toplumumuz bilim ve teknoloji üreten durumda olmadığı için bilim toplum hayatında çokta olmazsa olmaz bir yere sahip değildi. Onun için toplum siyaseten ve devletten bilime özel önem vermesi ve bilime yatırım yapmasını çok istemiyordu. Ancak bugün çoğumuz ülkemizin başta sağlık, tarım ve ileri teknolojiye yatırım yapması için bilime daha çok destek verilmesi istemekteyiz.
Toplumla bilimin ilişkisinde, bilimin topluma benimsetilmesinde yine bilimin dili ve anlatım metodolojisi kullanılmaktadır. Bilim ve teknolojik üretim artışına paralel olarak insan bilgisi ve üst yapı kurumları olan kültürler oluşmaktadır. Bugün gelişme yolunda hayli yol almış ülkelerin sahip oldukları refah düzeyini ve yüksek hayat standartları bilimin sağladığı olanaklar ile sağlamaktadırlar. Sosyo-ekonomik alt yapıları iyi gelişmiş eğitim düzeyi yüksek toplumlar sorunlarını bilim ve teknolojinin olanakları ve sağlıklı iletişim ile daha kolay çözebilmektedirler.





Türkiye Geleceğini Başta Temel Bilimler Olmak Üzere Bilimsel Çalışmalarda Aramalıdır
Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip, bilimsel makale üretimi yönünden dünya 19. sırasında yer alıyor ancak üretilen makalelerini atıf alma düzeyi, üretilen bilgininin teknolojiye dönüşümü, alınan patent sayıları yönünden ülkemiz 46. Sırada az gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Ülkemiz insani gelişmiş endeksi sıralamasında ise 85-110 sıraları aralığında yer almaktadır. Türkiye üniversitelerinin bilimsel bilgi üretme kapasitesi ve dünyadaki yeri bakımından pekte arzu ettiğimiz bir konumda değil. Temel ve uygulamalı bilimler alanlarında bilinen bilgilerin ötesine geçememekte ve yeni yaratıcı çalışmalar yapamamaktayız. Halen dünya çapında ilk 500 sırlamasında her yönüyle nitelikli araştırma ve insan yetiştiren bir üniversitemiz bulunmamaktadır. Ancak ülkemizi hak ettiği yere eriştirebilecek bilgi birikimi ve akademik görgüsü olan çok sayıda bilim insanımız var. Meslektaşlarımız dışarıda başarılı ancak içeride birçok yapısal ve yönetsel sorundan dolayı istenilen ölçüde etkin değillerdir.





Nitelikli Bilim İnsanı Ve Alt Yapıya Yatırım Yapılmalı
Türkiye’nin yaşanan covid-19 sürecinde başta sağlık, beslenme, ilaç, aşı gibi teknolojik alanlarda eksikliklerini görüp hızla eksiklerini tamamlayacak yapısal iyileşmelere geçmesi gerekir. Ülkemizin bilimsel geçmişini de sorgulayarak, başta temel bilimler olmak üzere bilim ve üniversite örgütlenmesini yeniden araştırma eksenine oturtması gerekiyor. Üniversitelerin her yönü ile özerk olmasının önemi bugünlerde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bilimin kuşkuculuk, sorgulayıcılık ve duruma göre bağımsız araştırma yapmasının gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Nitelikli bilim insanı yetiştirme ortamı, yenilikçi yaklaşılmalara ayrı önem verilmesi gerekmektedir. Bilime ve bilimsel liyakate önem vermesi ülkemizin geleceğine ve çağını yakalamasına katkı sunacağı her zaman dikkate alınmalıdır. Yeter ki bilim kuruluşları yönetimi liyakate göre ve işi bilen ehil eller tarafından yürütülsün.
Türkiye’nin birikimi bununda kendi içinde çözecek güçtedir.





20 Nisan 2020 Adana, İbrahim Ortaş Korona Günlüğü





Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°