YAĞIŞ VE SICAK MAĞDURU ÇİFTÇİYİ ŞİMDİ DE DON VURDU
Manşet Haber 12.02.2020 18:51:58 0

YAĞIŞ VE SICAK MAĞDURU ÇİFTÇİYİ ŞİMDİ DE DON VURDU

YAĞIŞ VE SICAK MAĞDURU ÇİFTÇİYİ ŞİMDİ DE DON VURDU

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Adana'da son 3 gündür çok etkili olan soğuk havalar ve zirai don nedeniyle mağdur olan üreticilerin kredi borçlarının faizsiz ertelenmesini ve zararlarının karşılanmasını istedi.
Adana genelinde özellikle 9, 10 ve 11 Şubat'ta çok etkili olan soğuk hava ve don felaketi nedeniyle narenciye ve meyve ağaçlarıyla küçük fidanlar, patates başta olmak üzere çeşitli sebze ve karpuz ekili alanların zarar gördüğünü belirten Ayhan Barut, 'Kentimizde aralıksız 3 gün süreyle etkili olan, gece saatlerinde sıfırın altında 5 dereceye kadar varan soğuk havalarla birlikte don olayı yaşandı. Bahar ve yaz aylarında aşırı sıcakların, geçtiğimiz günlerde ise aşırı yağışların mağdur ettiği çiftçimiz soğuk ve don nedeniyle yine perişan oldu, büyük zarar gördü' dedi.
Türkiye'nin en önemli tarım alanlarından birisi olan Adana'da üreticilerin artan maliyetlerin yanı sıra sürekli olarak sıcak, poyraz, yağış ve zirai don nedeniyle mağdur olduğuna dikkat çeken CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, şunları kaydetti;
'Neredeyse son yıllarda sürekli kentimizde etkili olan aşırı sıcak, poyraz, yağmur ve don felaketi nedeniyle tarlalarda, bahçelerde, seralarda büyük zararlar meydana geliyor. Bahar aylarındaki sıcakla birlikte poyraz, kış aylarındaki aşırı yağış ve taşkınlarla birlikte gelen sel, şimdi yine don felaketiyle üreticilerimiz, hayvancılıkla uğraşan yurttaşlarımız ve üretici köylülerimiz mağdur oluyor. Ekonomik olarak milyonlarca lirayı aşan zararlar, üretim maliyetlerindeki fahiş artış ve ürünlerin para etmemesi nedeniyle borca batan çiftçilerimizin mağduriyetini sürekli arttırıyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'yi sürekli olarak Adana'ya çağırıyor, zarar gören üreticilerimizin halini görmesini istiyoruz ama hiç ses seda yok. Kentimizin afet bölgesi ilan edilmesini, acil zarar tespit çalışması yapılmasını ve karşılanmasını, üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'ne olan kredi borçlarının faizsiz en az 2 yıl süreyle ertelenmesini talep ediyoruz. Destekleme primlerinin erken ödenmesini, ilgili kuruluşların ivedilikle mağdur çiftçinin yaralarını sarmasını istiyoruz.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°