Yalçın
Manşet Haber 27.03.2015 23:02:17 0

Yalçın'dan Adana’ya şiirli veda

Yalçın'dan Adana’ya şiirli veda

bassavcveda_yemek (2)Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği görevinden kararname ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Mustafa Yalçın için veda yemeği düzenlendi. Başsavcı Mustafa Yalçın, duygusal törende, meslektaşlarına kendisi için yazılan şiiri okuyarak veda etti.

Veda yemeğinde, HSYK 1'inci Dairesi'nin 3 Mart 2015 tarihli adli yargı kararnamesi ile Adana Adliyesi'ndeki görevinden, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Mustafa Yalçın'ın özgeçmişi okundu. Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, 2013 yılında Adana'da göreve başlayan Mustafa Yalçın'ı öğrencilik yıllarından beri tanıdığını, kendisinin için önemli bir hukuk adamı olduğunu belirterek, “Bazen rüzgarlar farklı eser, hava soğur, iklim değişir, doğrular yalnızlaşır, hakikat gariban kalır... O zaman hakkı söyleyecek, hakkı haykıracak bir insan vardır; o da Mustafa Yalçın'dır” dedi. Memleketi Gaziantep'e atanmasının kendisi için bir şans olduğunu belirten Başsavcı Ali Yeldan, “Bu bizim için çok erken bir veda. Ama o bölge için onun tecrübesi ve bilgisi çok önemli. Gaziantep'e çok iyi hizmetleri olacağını düşünüyorum. Değerli eşi ve çocuklarıyla daha nice yıllar huzur içinde, mutluluk içinde görev yapmasını diliyorum. Buradaki hizmetleri için hepimiz adına, adliyemiz adına teşekkür ediyorum. Bizim için katkısı unutulmaz” diye konuştu.bassavcveda_yemek (1)

MESLEKTAŞLARINA ŞİİR OKUYARAK VEDA ETTİ

Mustafa Yalçın Adana'dan ayrılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Göreve başladığı ilk günden beri tüm meslektaşlarının her zaman yanında olduğunu kaydeden Yalçın, 'Buradaki meslektaşlarımın kimisi ağabeylik, kimisi kardeşlik yaptı. Çok önemli arkadaşlıklar ve dostluklar edindim. Bana Adana'yı sevdirdiler. Burada huzurlu bir şekilde görev yapmamıza yardımcı olan herkese teşekkür ediyorum. Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş. Eğer arkadaşlarımın gönlünde güzel bir seda bırakıldiysek ne mutlu bize. Aşık Veysel diyor ki; ben gidersem, adım kalır, dostlar beni hatırlasın. Düğün olur, bayram gelir, dostlar beni hatırlasın. Hatırlamak ve hatırlanmak dileğiyle hepinizden hakkınızı helal etmenizi diliyorum' diye konuştu.

Mustafa Yalçın, konuşmasının sonunda şair Tarık Çıtak'ın yazdığı, Adana'dan vedası için kendisinin uyarladığı şiiri okudu. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yalçın'ın okuduğu şiir şöyle:

Her ayrılık saatinde/ Dil tutulur, dudak kurur/Bulut gönül bahçesinde/Bu vedalar pek zor olur

Varsın olsun vedalar zor/Yalçın sizi çok seviyor/Yollarımız ayrılsa da/Kalplerimiz yakın diyor

Tayinimiz mutlu etti/Ayrılıklar üzdü bizi/Emin olun Adana'nın/Kalbimizde kaldı izi

Mutlu olun, mutlu kalın/Bizleri hiç unutmayın/Yolları hep açık olsun/Vefakar ve dost kalın

Yemeğin sonunda Başsavcı Ali Yeldan ve Komisyon Başkanı Mehmet Kaya, Mustafa Yalçın'a Adana'nın simgesi Büyük Saat maketi ile kol saati hediye etti. Mustafa Yalçın, yemek boyunca masaları tek tek dolaşarak arkadaşlarıyla sohbet edip Adana'ya veda etti.

Yemeğe Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Kaya, Adana Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun, Başsavcı Vekilleri ile hakim, savcılar ve eşleri katıldı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°