YALIM ERALP’TEN SEFİR OLMAK
Manşet Haber 16.10.2018 23:03:56 0

YALIM ERALP’TEN SEFİR OLMAK

YALIM ERALP’TEN SEFİR OLMAK

Adalı Yayınları, “Sefir Olmak” ile Türkiye’nin en deneyimli diplomatlarından Yalım Eralp’in değerli anılarını anekdotlar şeklinde okuyucularının beğenisine sunuyor. Kitap, Türkiye’nin dış politikasından içişlerine kadar birçok konuya bir kısmı düşündürücü, bir kısmı ise güldürücü olan hikayelerle ışık tutuyor.
İsteyenlerin ders çıkarması için kaleme aldığı Sefir Olmak ile Yalım Eralp, biyografisini yazdığı ilk kitabı Perdeyi Aralarken’den farklı bir yaklaşım ile okuyucularıyla buluşuyor. Onlarca kitaptan derlenen veya fiilen yaşadığı olaylardan, bir kısmı güldürücü, bir kısmı düşündürücü yaklaşık yüz başlıktan oluşan kitapta Yalım Eralp, okuyucularının sadece ders çıkarmasını istiyor ve kimseye akıl vermek niyetinde olmadığını belirtiyor.
Anekdot konuları arasında ise ‘Kürtçe diye bir dil olup olmadığına, Ecevit ne yanıt verdi?’, ‘Davete, ülke bayrağını taktığı bisikletiyle gelen sefir hangi ülkedendi?’, ‘Sefarette görevli köpek kayıttan nasıl düşer?’, ‘İngiliz Kraliçesi neden pasaport taşımaz?’, ‘Stratejik derinlik: Kitap sayfalarında kalsa belki ama, ya uygulama?’, ‘Dış politika kişiselleşirse ne olur?’, ‘Dünya bizi ne zamandan beri tipik bir Ortadoğu ülkesi olarak görüyor?’ ve ‘Diplomaside özür dilemek neden zor?’ gibi yüze yakın konu başlığı ve sorunun yanıtı yer alıyor.
21 Haziran 1939’da dünyaya gelen Yalım Eralp, 1958 yılında liseyi New York’ta bitirdi ve 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden birinci olarak mezun oldu. Aynı yılda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başlayan Yalım Eralp, 1987-91 yılları arasında Hindistan'da Büyükelçi görevinde bulundu. Aynı zamanda Washington'daki Türkiye Büyükelçiliği'nde Müsteşar ve Elçi Müsteşar olarak görev yaptı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°