YARIN SEÇİM OLSA ADANA
Manşet Haber 24.09.2022 01:48:51 0

YARIN SEÇİM OLSA ADANA'DA NE OLUR?

YARIN SEÇİM OLSA ADANA'DA NE OLUR?

Gazeteci Mehmet Faraç, “CHP yükseliyor mu, AKP düşüyor mu?” sorusuna yanıtını Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşesinde verdi. Mehmet Faraç, “Yoksul kesimler neye direnç gösteriyor, Adana ve Urfa'da hangi parti kaç vekil çıkartacak?” sorusuna da yanıt aradı. Mehmet Faraç’ın Yeniçağ Gazetesi’ndeki yazısı şöyle:
Sosyo-ekonomik bağlantılar, pamuk- ırgat ilişkisi ve sanayileşmedeki etkileşim nedeniyle Urfa ile Adana birbirine çok benziyor...
Adana, suyu çevreye entegre ederek baraj gölünü kentin modern yüzü yapmayı başarmış...
Ancak Çukurova'nın bağrındaki şehir, neredeyse yüzde 50'ye ulaşan gecekondulaşma nedeniyle başta Urfa olmak üzere, Güneydoğu kentlerine çok benziyor...
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) 40 milyar dolara yakın harcamaya rağmen Urfa ve çevresinde tarım ve tarıma dayalı sanayide pek devinim yaratamazsa da, Adana ırgat göçüyle gelen 200 binden fazla Urfalı'yı da Doğu'nun varoşlarını andıran mahallelerde barındırmaya devam ediyor...
İşte Adana'nın çevresindeki çarpık yapılaşmada barınan o kitleler sadece ekonomik kriz yaşamıyor, aynı zamanda siyasetin içerisindeki savrulmadan da etkileniyor...
Belli ki Adana'da da, önümüzdeki genel seçimlerde dengeler çok değişecek..
Çünkü AKP'yi besleyen gecekondu mahallelerinde bile iktidara tepki var...
Bu tepki, kitleleri Erdoğan'dan uzaklaştıracak ama bir kesim de, siyasetin sorunları çözmek yerine, kilitlediğinden yakınarak sandığa gitmek istemiyor...
Bu arada, varoşlarla kent merkezi arasında iktidara bakış da neredeyse aynı çizgiye yaklaşıyor... Bunun en büyük nedeni AKP'nin 20 yıllık yorucu iktidarından bıkkınlık, diğeri de tabii ki dar gelirliyi nefessiz bırakan ekonomik zorluklar...
CHP'NİN YÜKSELİŞİ NASIL?..
Adana'nın merkezinde CHP etkili... Büyükşehir, Çukurova, Seyhan, İmamoğlu ve Ceyhan belediyelerini CHP yönetiyor...
Kırsalda halen Cumhur İttifakının etkisi var...15 ilçe belediyesinin 8'i MHP, 3'ü AKP'de...
Buna rağmen milletvekili dağılımında AKP'nin üstünlüğü tersine dönmek üzere... Çünkü 4 milletvekili olan CHP bu rakamı rahatlıkla 5'e çıkarmış durumda... AKP 5 milletvekilinden en az birini, yıpranma sürerse ikisini kaybedecek...
CHP'nin Adana'da sahaya hakim olan milletvekillerinden Orhan Sümer de bölgede yaptığımız gözlemleri doğruladı... Sümer'e göre de CHP 6'yı zorlayabilir... Çünkü iktidarın yaptığı ankette bile CHP'nin Adana'da 30- 32, AKP'nin ise 25-26 bandında dolaştığı konuşuluyor...
İYİ Parti iki milletvekilini koruyor... Kırsalda etkili olan MHP'nin gidişatı İYİ Parti'nin de konumunu belirleyecek...
AKP'nin varoşlarda ve göçle gelen seçmen bazında halen ikinciliğini koruması, CHP dışındaki partileri de yoğun bir mücadelenin içinde tutacak....
Adana- Urfa güzergahı bir yandan da Suriye göçünün ağır yüküyle sosyal sıkıntı yaşıyor, öte taraftan ekonomik krizin çarpıklıkları içerisinde toplum sarsılmaya- farklı partilere savrulmaya devam ediyor...
URFA, AKP, ÇÖZÜLME...
Yazının rotası 'neden Adana-Urfa' diye sorulabilir...
Bu sorunun yanıtı sadece Çukurova ve Harran gibi ülkenin iki büyük ovasını barındıran iki kent arasında 40 yıldır bitmeyen göç - pamuk- ırgat etkileşimi ve tarıma dayalı sanayinin bağlantıları değil...
Sosyo kültürel açıdan da birbirine benzeyen iki şehir arasındaki asıl fark hem barajla gelen suyun Adana'nın aksine Urfa'da şehre entegre olamaması, hem de
Urfa'nın iktidarla olan bağını tüm şehirlerden sonra koparmış olması...
Örneğin; ANAP ülke genelinde çöktüğünde Urfa'da halen etkiliydi... DYP 2002'de baraj altında kaldığında Urfa'da 4 milletvekili çıkarmıştı...
Yani iktidarlar son nefesini Urfa'da veriyor... AKP işte Urfa'da o yüzden halen güçlü...
Sosyal yardım dağıtımının etkinliği, tarikat-aşiret örgütlenmesinin halen egemenliğini sürdürmesi, özellikle kırsalda Erdoğan'a desteği devam ettiriyor... Hem de mazot sıkıntısı üreticiyi mahvetmişken, gıda fiyatlarındaki artış yoksulu iyice ezmişken....
Urfa'daki kitlenin ağırlığının (şimdilik) AKP'den yana tavır alması, devletten sosyal yardım alanların tarikat-aşiret kontrolünde iktidara enerji vermesinden de kaynaklanıyor...
KILIÇDAROĞLU DİYENLER...
12 Eylül 1980'den sonra, ilk kez 2002 seçimlerinde Urfa'dan 3 milletvekili çıkaran CHP, uzun bir durgunluğun ardından 2018 seçimlerinde ancak bir vekil kazanabildi...
2018'de 1 milyondan fazla seçmenin olduğu Urfa'da, güçlükle 33 bin civarında (yüzde 3.9) oy alabilen CHP, Millet İttifakı, yani Saadet ve İYİ Parti'nin oyları olmasaydı vekil çıkaramayacaktı...
Ancak AKP'nin Türkiye'yi içine sürüklediği ekonomik sarsıntı Türkiye'nin en büyük kentlerinden olan Urfa'da CHP'ye ilk kez ilgiyi yoğunlaştırıyor...
Bu tespitimizin iki dayanağı var; Biri şehir merkezinden Harran ve çevresine kadar yaptığımız gezilerdeki birebir görüşmeler, diğeri de sosyal medyadaki yansımalarla sokak röportajlarında Urfalıların tarihte görülmemiş tepkilerini dışa vurması...
2 yıl önce hiç sanmıyorum ki Urfa'da yaşayan bir yurttaş tepkisini (hem de açıktan) CHP'den yana koyabilsin...
Ancak şimdi hem Kılıçdaroğlu diyebiliyorlar, hem de AKP'yle (mahkemelik olabilecek) çok sert tepkiler veriyorlar..
Örneğin bir saat kadar süren bir sokak röportajında konuşan 40'tan fazla yurttaşın neredeyse 12'si tavrını CHP'den yana koydu... Oy kullanmayacağını söyleyenler sınırlı kalırken, diğerleri Erdoğan dedi...
CHP'nin Urfa'da etkisiz ve dağınık örgütlenmesi yeni atanan genç il başkana teslim edilmiş...
CHP kendini toplayıp tabana hakim olabilse hiç kuşkusuz iki milletvekilini rahatlıkla çıkarabilecek... Bu rakamın 3'e yükseleceğini söyleyenler de var...
Merkezdeki yerliler dışında, yüzde 80 oranındaki Kürt-Arap nüfusun yarı yarıya olduğu kentte, HDP ilçe ve varoşlardan, AKP ise (bütün belediyeleri ele geçirdiği için) hem şehir merkezinden, hem de kırsaldan güç alıyor...
Urfa'da 14 milletvekilinin en az 6'sını AKP'nin, 3 ya da 4'ünü HDP'nin alacağı konuşuluyor... CHP örgütlenmesini güçlendirip 3 vekil alamazsa, diğer iki vekili İYİ Parti ve MHP paylaşabilir...
Adana ve Urfa'dan görünen manzara seçime 9- 10 ay kalmışken işte böyle... AKP hayat pahalığının bunaltıcı etkilerini durduramazsa, muhalefet ise örgütlenmesini güçlendirebilirse, hiç kuşkusuz seçimlere üç ay kaldığında bu tablo çok farklı sonuçlar verecektir...

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°