“Yaşanabilir Bir Adana Nasıl Mümkündür!”
Manşet Haber 22.05.2015 13:15:52 0

“Yaşanabilir Bir Adana Nasıl Mümkündür!”

“Yaşanabilir Bir Adana Nasıl Mümkündür!”

Adana(Ulus)--kent_sorunlariTMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) tarafından bu yıl 3’ncüsü düzenlenen Adana Kent Sorunları Sempozyumu başladı.  2 9 otumda 36 bildirinin sunulacağı sempozyumun bu yılki teması  “Yaşanabilir Bir Adana Nasıl Mümkündür!” olarak belirlendi.Hasan Emir Kavi

Seyhan Oteli’nde 2 gün sürecek sempozyumun açılışında konuşan TMMOB İKK Sekreteri Hasan Emir Kavi, yapılacak sunumların, görüş ve değerlendirmelerin çağdaş, planlı, sağlıklı, güvenli, demokratik, sanayileşen, üreten bir Adana’yı hep birlikte hayata geçirme yolunda çalışmalara ışık tutacağına inandığını söyledi. Kavi şöyle konuştu:

“Yaşadığımız kente ilişkin pek çok sorunla karşı karşıya bulunabiliriz. Ancak bu sorunların çözümünde kilit rolde olanlar yani çözülemediği takdirde diğer sorunların çözülmesini de engelleyen sorunlar daha önemlidir.

EN BÜYÜK SORUN DEMOKRASİ EKSİKLİĞİ

Yaşadığımız kentin en büyük sorunlarının başında demokrasi eksikliği gelmektedir. Yerel siyasetçiler, katılımcı yönetim yaklaşımını ve demokrasiyi esas almalıdır. Kilit önemde diğer bir sorun da; Yerel siyasetin zayıflığıdır. Gerek yerel düzeyde gerek ülke çapında sorunların çözümünde siyaset önemlidir. Siyaset sorunlara çözüm geliştirilen bir zemindir ve zemin olmalıdır. Siyasi partilerimizin yerel örgütleri, kentimizin sorunları ile daha aktif bir şekilde ilgilenmeli ve çalışma yapmalıdır.

Kentimizin ve kentte yaşayan vatandaşlarımızın refah ve kalkınması için tüm siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin, vatandaş gruplarının asgari müşterekler çerçevesinde ortak kent bilinci ile hareket edememesi en büyük problemlerimizin temelini oluşturmaktadır.

Kentimizin sorunlarını çözmekle sorumlu olanlar seçimle yönetime gelmiş olan kişilerdir. Yapılan olumlu işlerin onuru ve mutluluğu seçilmiş yöneticilere aittir. Aynı şekilde, en ucuz maliyeti olan uygulamayı yani uzmanlık görüşümüzü değerlendirmeyip, kıt olan kaynaklarımızı akla ve bilime, halkımızın çıkarlarına uygun kullanmamak ve bundan dolayı oluşan kamu ve özel kişilerin uğradığı zararın sorumluluğu da seçilmiş yöneticilere aittir.”Mehmet Soganci

“TÜRKİYE, YAĞMA VE TALANA AÇILDI”
TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, çeşitli kentlerde düzenledikleri sempozyumlarla Türkiye genelinde kentlerin nasıl yönetildiğine dair geniş bir fotoğraf çekildiğini, yayımladığı sonuç bildirileri ve raporlarla da sorunlar ve çözüm önerilerini ortaya koyarak kamuoyu ve yetkililere duyurulduğunu kaydetti. Soğancı şöyle konuştu:

“Kentler ve yerel yönetimler ülke politikalarının doğrudan uygulama alanıdır. Bu nedenle kentler ve yerel yönetimler siyasetin ve sermayenin ilgi odağındadır.

İktidarında üretimden vazgeçerek ülke ekonomisini arazi rantı üzerinden temellendiren AKP, bugüne dek görülmemiş ölçüde, hiçbir insani, hukuki, ulusal ya da evrensel değer ve kural tanımaksızın ülkeyi, kentleri yağma ve talana açarak yeni rant kaynaklarının yaratılmasını sağlamıştır.

Sağlıklı kentleşme, kentsel hizmetlerin kamusal hizmet kapsamında ele alındığı, barınma, eğitim, sağlık, kültür hizmetlerinin insan hakkı olarak görüldüğü, kamu yararı öncelikli enerji, çevre ve gıda politikalarının benimsendiği bir anlayış ile mümkündür.
Yerel Yönetim Reformu adı altında yapılan düzenlemelerle belediyeler, il özel idareleri, mahalli idareler ve iller bankasının sunduğu hizmetler piyasaya açılmıştır. KHK ile kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yeni ve olağanüstü yetkiler devredilmiş ve tanınmış, bakanlığa tüm ülkenin tapusunu istediği gibi kullanma yetkisi verilmiştir. Şehir plancılığı hizmetlerinde kamusal fayda anlayışından vazgeçilmiş, serbestleştirme, ticarileştirmenin aracı haline getirilmiş, rant odaklı projelere teslim edilen kentlerde plansızlık egemen kılınmıştır. Tüm bu sorunlara ve olumsuzluklara karşın, demokratik katılımın sağlandığı yerel yönetimlerin oluşturulması ve çözüm üretilmesi olanaklıdır.”hasan_Fenercioglu

ANIZ YAKIMI ÖNLENMELİ
Çukurova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Fenercioğlu, Türkiye’nin ender kentlerinden biri olan Adana’da tarımla yaşamın iç içe olduğuna söyledi. Fenercioğlu konuşmasında Adana’daki anız yakılmasının mutlaka önüne geçilmesi gerektiğini belirterek,  anız yakma olayının Adana’nın sorunu olmaktan çıkarılması gerektiğini bildirdi.Zeydan Karalar

“RANT HIRSI KENTİ MAHVETTİ”
Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, göç, kötü imar politikası, kötü yönetimin Adana’yı, en kötü kent durumuna getirdiğini ifade etti. TMMOB’nun kendileri adına araştırmalar yaparak sorunları ortaya koyup çözüm yollarını da sunduğunu belirten Karalar, “Geçmişe baktığımızda rant ve para hırsı kentleri de mahvetmiş. Bunu Adana ve Seyhan için de söyleyebilirim. Bir kentin geleceğini düşünmek, kenti korumak sadece yerel yönetimlere düşmez, tüm kurum ve kuruluşlar ile şirketler, sivil toplum örgütleri ve bireylere de düşer. Kentimizi topyekün bir koruma altına almak zorundayız. Para, rant ve hırsın olmadığı bir zihniyeti Seyhan’da, Adana’da yerleştirmeye çalışıyoruz.” dedi.fotograf_yarismasi

Öte yandan, Adana Kent Sorunları Sempozyumu-3 kapsamında gerçekleştirilen “Adana Gerçeği” konulu fotoğraf yarışmasında dereceye giren sanatçılara ödülleri verildi.  Açılış konuşmalarından sonra oturum başkanlığını TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Şahin’in yaptığı “Suriyeli Sığınmacıların Adana’ya etkileri” konulu panelde Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Bölümü Sosyal Alanlar Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr. Adnan Gümüş, “Suriyelilerin Adana’daki Durumu – Kapalı Hesap, Açık Kapı Politikasının Sonuçları” ve Birgün Gazetesi Dış Politika Editörü İbrahim Varlı ise “Suriye’deki Vekâlet Savaşı ve Türkiye’nin Ortadoğu Politikaları” hakkında görüşlerini açıkladı.panel_

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°