YEMİYOR, İÇMİYOR MARKA TELEFON ALIYOR
Manşet Haber 6.02.2021 12:57:20 0

YEMİYOR, İÇMİYOR MARKA TELEFON ALIYOR

YEMİYOR, İÇMİYOR MARKA TELEFON ALIYOR

Şimdi konuşmayalım mı diyeceksiniz!
Konuşun ama, hayatı ucuza sarın, sonra hayat pahalı diye söylenmeyin.
Düşünün, en kötü bir marka telefon 3 binden Başlıyor nereye kadar gittiğini düşünün. Adam asgari ücret alıyor 5 bin liralık telefon kullanıyor.
Sonrası malum herkes ekonomi profesörü hayat pahalılığını tartışıyor, bu pahalılığı sende körüklemiyormusun?
Üniversite bir araştırma yapmış, bu kadar pahalı telefonları alma yaşı 15 yaşına düşmüş.
İşin kolayı var, baba parası yiyenler için 3 bin 5 bin önemli değil meselesi gibi.
Bu birazda üretmeyenlerin ülkede bir hayli çoğalması.
Sonuç belli, param var alırım kardeşim meselesi değil, haydi senin paran var aldın, peki asgari ücretle çalışan kardeşim sen neden her şeyi krediyle alıyorsun? Sonrası ödeyemeyip her yerine icra geldiğinde ciyak, ciyak bağırıyorsun.
Ülkede lüks hayat yaşama hayali bu gün bu halleri yaşamaya esir etmiş durumda toplumu.
Şimdi hükümetin hiçmi suçu yok diyeceksiniz?
Vardır elbet, ülkede serbest piyasa demek halkı kazıklamak demek mi?
Tamam anladık halkta bir müsrif yaşam düşüncesi var, ama, cumhurbaşkanın “itibardan tasarruf olmaz” lafı insanların ahlakını bozmuyormu?
Bozuyor elbet işte o değindiğimiz pahalı telefonlar insanların göster çek misali hava atması değilmi? Oysaki, gerisi “bağlar Gazeli”.
Kötü şeyleri örnek almaya başlandı bu ülkede her şeyi güzel gösteren siyasetciler biz büyük ülkeyiz nidaları insanların hata yapmasının önünü açtılar.
Demem o ki, bu ülke yavaş, yavaş felakete gidiyor tüketim toplumu olduk, üretmeyen toplum yavaş, yavaş felaket sinyallerini görmek gerek. Seni o elindeki telefon kurtarmaz kardeşim, seni üreteceğin yeni teknolojileri kurtaracak. Telefon fiyatları dedikte, özel iletişim vergisinide yüzde 35 zam geldi! Yani sadece telefon ücreti değil, kullanma ücretlerinde sizlere ömür. Eğer sen hala ürettiğinden fazlasını harcıyorsan sonunun felaket olmasını öğrenmen gerek, bakma sen itibardan tasarruf olmaz diyenlere, onlar başkasının parasını harcıyorlar çünkü!

Bahçelievler mutlu son

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°