Yeni Adana: Tarihe tanık eden gazete
Manşet Haber 20.12.2012 02:16:11 0

Yeni Adana: Tarihe tanık eden gazete

Yeni Adana: Tarihe tanık eden gazete

yeni_adanalogoAdana’nın işgalinden 5 gün sonra 25 Aralık 1918’de Ahmet Remzi Yüreğir tarafından kurularak, işgale karşı mücadeleyi başlatan Yeni Adana Gazetesi, 25 Aralık 2012’de 95. yaşına giriyor.

Ahmet Remzi Yüreğir'in 1918 yılında kurarak Adana ve Anadolu'da Milli Mücadele'nin önemli bir simgesi yaptığı Yeni Adana Gazetesi'ni 1958 yılından bu yana oğlu Çetin Remzi Yüreğir çıkarıyor. Bütün zorluklara rağmen 95 Yıldır yayın hayatını sürdüren gazetenin Çukurova Üniversitesi'ne bağışlanan arşivi ise araştırmacıların en önemli başvuru kaynakları arasında yer alıyor.
Yeni Adana Gazetesi İmtiyaz Sahibi Çetin Remzi Yüreğir, gazetenin 1918 yılında düşman işgaline karşı kurtuluş mücadelesi amacıyla yayın hayatına başladığını belirterek , “Yeni Adana, o günün koşullarında gerek Fransız işgaline karşı, gerek ülkeye ihanet içinde olanlara karşı mücadele vermiş ve zafer kazandıktan sonra Adana’da yayınına devam etmiştir. Hemen hemen 95 yıldır birkaç dönem hariç kesintisiz yayınını sürdürmekte. Ayrıca yapı olarak bir misyonu, amacı olan yayın politikası izlemiş bir gazetedir” dedi.
Yeni Adana Gazetesi’nin kuruluş amacı hedefine yayın hayatı boyunca bağlı kaldığını vurgulayan Yüreğir, şunları kaydetti:
“Bu hedef bir kere ulusal kurtuluş savaşının kazanımlarını korumak. Hala bu bir sorun. Çünkü o kazanımlar bile tehlikeye düşmekte zaman zaman. Türkiye bir yerde bölünme eşiğine getirilmiştir. Türkiye yabancı ülkelerin güvenlik politikası denebilirse onu uygular durumda. Bütün bunlarla çelişen bir misyonu var. Onu devam ettirmeye çalışıyor kendi çapında. Siyasal açıdan da Atatürk cumhuriyetinin ilkelerini ve onun kazanımlarının yine içinde yoğrulduğu bir dönemden geçerek korumaya çalışıyor. İki tane özelliği var. Bunun yanında ilkeli gazetecilik yapmaya çalışan bir yayın kuruluşu.”
Yeni Adana’nın bir çok gazeteci için okul olduğunu ifade eden Çetin Remzi Yüreğir, “Bir çok gazeteci arkadaşımız buradan yetişmiştir. Sadece yazı işler bölümünden değil, teknik servisten olsun, diğer idari bölümlerden olsun bir çok arkadaşımız hemen hemen üniversiteye yakın bir eğitim alarak buradan dışarı çıkmışlardır. Bir yerde meslek sahibi olmuşlardır. O yönüyle hem kendi mesleği hem de Adana’nın sosyal yapısında önemli işler üstlenmiştir” şeklinde konuştu.
Yüreğir, 1930 yıllardan itibaren saklanan gazete arşivlerini 1994 yılında Çukurova Üniversitesi’ne verdiklerini kaydetti.
25 Aralık 2012’de 95. yayın yılına gireceklerini hatırlatan Yüreğir, “Bu aslında görev sorumluluğunun yerine gelmesidir. Onun dışında çok özel bir şey yok. Ben bu günü hayatımda elliye yakın yaşamış durumdayım. Yeni bir şey değil. Fakat örnek olmalıdır. Bir yayın organının hatta bir şirketin bile ömrü bu kadar uzun sürememekte. O yönüyle bir örnek sayılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Elbette ki bizden sonra ki nesillerde burayı başsız bırakmayacaktır” diyen Çetin Remzi Yüreğir, şunları söyledi:
“Buranın sahibi Yüreğir ailesidir. Bu görevi şimdiye kadar ben üstlenmeye çalıştım. Herkesin adına bunu ben yapmaktayım. Bir yerde buranın sahibi olarak bulunmuyorum, yöneticisi olarak bulunuyorum. Ancak burası benden sonra da yayın hayatına devam edecektir.”

KAHRAMAN GAZETENİN DESTANSI TARİHÇESİ
Gazetenin ilk sayısı Adana’nın Fransız güçleri tarafından işgalinden 5 gün sonra, 25 Aralık 1918 tarihinde Adana Gazetesi adıyla yayımlandı.
Ahmet Remzi Bey ile Yozgatlı yedek subay Mehmet Avni Doğan'ın yayın hayatına başlattığı gazete, ilk üç sayı sonra işgalci Fransız güçlerinin baskısıyla 28 Aralık 1918 tarihinde kapandı; ancak kapanmanın ardından beş gün sonra gazete Yeni Adana adıyla yeniden yayınlanmaya başladı.
Gazetenin başyazarı Avni Doğan Bey'in işgal kuvvetlerini kast ederek 'Eşeğin kuyruğu hala elimizdedir' diyen başyazısı üzerine, matbaayı basan Fransız kuvvetleri, Avni Doğan Bey'i işgal bölgesi dışına sürgüne gönderdi.
Ahmet Remzi Bey, daha sonra hakkında ölüm fermanı çıkarılması üzerine, çarşaf giyerek kadın kılığında Pozantı'ya kaçtı. Yeni Adana Gazetesi’nin matbaası da 8 sayı sonra Fransızlar tarafından kapatıldı. Bu kez gazetenin basımını gerçekleştiren basımevinin sahibi Mücavirzade Mustafa ile gazetenin öteki sahibi Avni Doğan da tutuklandı. Doğan, Yozgat'a sürgün edildi.
Ahmet Remzi ise, büyük bir inatla Adana'da dağıtılacak bir gazete çıkarmak üzere Kayseri'ye gitti. Ne var ki, Kayseri'de yaptığı bir iki denemeden başarısız sonuçlar elde etti. Bunun üzerine, Adana'nın bu kez Karaisalı beldesine döndü. Karaisalı'da istasyonda kullanılmayan bir vagon içinde tek başına ve büyük güçlüklerle Yeni Adana gazetesini gizlice hazırlayan Ahmet Remzi, haftada iki kez gazeteyi Adana'da dağıtmaya başladı.
Pozantı, Fransız işgalinden kurtarıldıktan sonra, gazetesini sırtına yükleyip Pozantı'ya geçti. Gazetenin yazı kadrosu, o sırada cepheden dönen yedek subaylarla daha da güçlendi. O dönem gazetede yayınlanan yazılarda Ferit Celal ile birkaç yedek subayın emeği vardır.
Adana ve çevresi Yeni Adana gazetesi sayesinde, I. İnönü, II. İnönü ile Sakarya zaferlerinin kazanıldığını öğrenmişti.
1921 yılında Ahmet Remzi, Pozantı'dan Adana'ya geçti ve yaşadığı sürece gazetesini Cumartesi günleri hariç her gün düzenli olarak yayınladı.
Gazete 1 Ocak 1922'den itibaren önce Ferit Celal, daha sonra Celal Sahir, Muzaffer Timurtaş, Refi Kerem gibi başyazarlar yönetiminde yayınına devam etti.
Remzi Yüreğir'in 1951 yılında ölümünün ardından gazetenin yayını oğulları Çetin ve Aydın Remzi Yüreğir kardeşler tarafından sürdürüldü.
1965 yılında Amerika Gazete Sahipleri Birliği Vakfı'nın, Amerika ve Kanada dışındaki ülkeler yayın organları için oluşturduğu Dünya Basın Başarı Ödülü'nü alan ilk ve tek Türk gazetesi Yeni Adana oldu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin verdiği Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü 1996 yılında Yeni Adana Gazetesi'ne verildi. Bugün, gazete yayımını günlük gazete olarak ve Çetin Remzi Yüreğir'in imtiyaz sahipliğinde sürdürüyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°