YENİ BİR 'ALGI' MI BU?

Adana Anakent Belediyesi’nin TÜYAP Fuar Alanı’nda kurduğu “sahra hastanesi” dillerden düşürülmüyor!

Kimi gereksiz olduğunu,

Kimi bakanlığın buna gereksinim duymadığını,

Kimi salt paravanlardan oluşturulduğunu ileri sürerken;

“Sahra hastanesi” denilince gerek dışarıda, gerekse içeride neden/ nasıl oluşturulduğunu bir yana bırakarak, salt CHP’li belediyenin yapmış olduğu gerekçesinden yola çıkarak atışlar yapılıyor!

Ülkede bulunan yatak kapasitesinin şu an yarısının kullanıldığı, ileride oluşacak olgu için de hazırlıkların yapıldığını belirtiyorlar!

Ancak, İstanbul’da Atatürk havalimanına birbuçuk ay sonra bitecek “sahra hastanesi” yapımına neden gerek duyuldu, açıklamıyorlar!

***

Bu bir “algı” mı, bu bir “olanları” göstermeme eylemi mi?

Bu “iktidar”  döneminde benzerlerine o denli alıştık ki;

Tüm dünyada insanlar “can” derdinde olmasına karşın,

“Evde kal” uyarısına nasıl uyulacağı konusunda “anlaşılmazlıklar” yaşanmasına karşın,

Açlık sınırında olanların sokağa çıkma gerekçesi bulunmasına karşın,

Günlerce “taşıyıcı olmayanın maske tapması gerekmez” dedirtilen uzmanların, bugün “herkes için zorunlu” diyerek konuşmaları dikkatleri çekmesine karşın,

Yurttaşın tüm katmanlarında alışıla gelenin üstünde psikolojik sorunlar doruğa çıkmış olmasına karşın,

Adana Anakent Belediyesinin kurduğu “sahra hastanesi” gündem oluşturuyor!

***

“Nerden baksan tutarsızlık…”

Ahmet Kaya’nın yıllar önce söylediği, “bugün düşünemeyeceğin kadar başım belada /köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada” dizeleriyle başlayan “Başım belada” şarkısının içerisinde geçiyor bu tümce; “nerden baksan tutarsızlık…”

Bir başka dünyada, corona virüsünden etkilenme güvencesi olan bir yer değil ülkemiz!

Test olanı, olguyu bir yana bıraksak bile, dünkü can kaybı yüzyirmibeşti…

Bir günde yüzonbeş can, toplamda binaltıyüzkırküç yurttaşımız yaşamını yitirdi…

Bugün, yarın, gelecek günler sayının “ne” olacağı, kimi kıskıvrak saracağı, kimi karantinaya aldıracağı, kimin yaşamını yitireceği bilinmiyor…

Bu ülkenin emekçisi, esnafı, üreticisi, emeklisi, yurttaşı bu gün için değil de ne zaman “var” sayılacak, sağlığı için eşgüdüm çalışmaları yapılacak, çalışma yapan her kim olursa/olsun alkışlanacak/ onurlandırılacak?

Kurulan bir “sahra hastanesinin” ele/ yüze gelmez biçimde dillendirilmesi, anlamsızlaştırılması, böyle bir “algı” oluşması neden?

***

Duymayan olmamıştır kanımca…

İnsanlar havası temiz, oksijeni bol alanların önemini “bugün” anlamalılar artık, deniyordu!

Artık çevreyi talan edenler, yıllara başkaldıran ağaçlara kıyanlar “titremişlerdir” artık, deniyordu!

Günlerce gündeme gelen Salda Gölü bir-kaç gün önce akıl almaz biçimde bozguna uğratıldı yine!

Birinci derecede sit, sulak, önemli bir doğal alan olan Salda Gölü’nün, doğal park olduğu da unutulmamalı!

Böyle bir bozgunun gündemde olmaması için “sahra hastanesi” hazır sanki!

Bu arada, aylardır konuşulan, ancak bir türlü “söz-birliği” sağlanamayan “infaz yasası”, insanlar evlerinde corona virüsü nedeniyle paranoya yaşarken meclisten geçmekle birlikte, birçok düğümü de peşinden getirdi!

Bunlar uzun uzun konuşulacaktı aslında…

Organize suç örgütü liderine, binlerce kişiyi dolandırıp birbuçukmilyar lira ile yurt dışına kaçan “tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın'a, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma-yönetme” suçlaması olana, tecavüzcüye yarayan “infaz yasası” yeri/ zamanı olmamasına karşın konuşulacaktı…

Serbest kalan yüzbin kişinin sağlık durumu neydi, testleri yapılış mıydı, yeni bir salgının sacayağından biri miydi; ne?

Bunlar başka zamana; gündem Adana Anakent Belediyesinin kurduğu “sahra hastanesi” olmalı!

***

Yeni bir “algı” mı bu, derken düşündüğüm bunlar…

Biraz önce haberlerde söylendi. Londra’da bir stadyum hastaneye dönüştürülecekmiş! Ekonomik güçleri konusunda denecek söz olmamasına, yurttaşlarına ellerini uzatmalarına karşın havaalanı pistine “yeniden” yapılması düşünülmemiş!

Adana’da, bugün için hiçbir etkinliğe kapı açmayacak bir yapı olması gerekçesiyle de, (üstelik buna benzer ülkemizde bir çok yer göstermek olası) Başkan Karalar fuar alanının yapılabileceğini ortaya koymuş!

“Keşke” sözünü hiç sevmem! Sevenler için belirteyim; “Keşke hiç gerekmese!”

Kırkbeş gün sonrası için yapımı süren İstanbul “sahra hastanesi” için da aynı “keşke” yinelensin!

Hava karardı, yağmur yağacağı da belli, yola çıkarken “şemsiyeyi” almak ne anlama geliyorsa; o…

Bildiğimiz “iktidar” için aslında ne “sahra hastanesi”, ne de Adana Anakent Belediyesi değil kanımca önemsenen; aslolan başka bir algı…

Bunu biliyoruz artık!