Manşet Haber 5.12.2019 11:26:58 0

'YERLİ ELEKTRİKLİ TRAKTÖRÜN TESTLERİ YAPILMADI MI?'

'YERLİ ELEKTRİKLİ TRAKTÖRÜN TESTLERİ YAPILMADI MI?'



Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tanıtımı yapılan yerli üretim elektrikli traktörlerin OECD tarafından belirlenen standartlara göre gerekli testlerin yapılmadan satışa sunulduğu iddialarını Meclis gündemine taşıdı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergesi sunan Ayhan Barut, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara Polatlı'da 26 Temmuz 2019 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından düzenlenen Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) 69. Geleneksel Hasat Bayramı programına katılmış, Türk tarımı adına gurur verici bir adım daha atmanın bahtiyarlığını yaşadığını ifade ederek Türkiye’nin ilk yerli üretimi elektrikli traktörün tanıtımını ve deneme sürüşünü yapmıştır' dedi.
'TESTLERİ YAPILMADI MI?'
Kamuoyuna tanıtımı yapılan elektrikli traktör üretim projesinin Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) Projesi olduğuna dikkat çeken Ayhan Barut, şunları kaydetti:
'İstanbul Teknik Üniversitesi’nin katkıları ile gerçekleştirildiği, projenin ortağı ve uygulayıcısının da Derindere Motorlu Araçlar (DMA) olduğu bilinmektedir. Ancak, söz konusu firma tarafından üretilen elektrikli traktörlerin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından standartları belirlenmiş kriterlere göre testlerinin yapılmadan satışa sunulduğu ve satıldığı ifade edilmektedir. Gerçekleştirilmesi gereken testlerde traktörlerin kuyruk mili gücü, çeki gücü, hidrolik güç, iş güvenliği, ergonomi, insan sağlığı ve çevreye etkileri gibi performansı, bilimsel ve teknik deneylerle ortaya konmaktadır. Tarım ve orman traktörlerinin deneyleri gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde OECD tarafından onaylanmış test merkezlerinde yapılmaktadır.'
'SATIŞI YAPILDI MI?'
CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut'un Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması talebiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde şu sorulara yanıt arandı:
'1. Türkiye’nin ilk yerli elektrikli traktör üretimini gerçekleştiren ilgili firmaya teşvik ve destek anlamında hangi kolaylıklar sağlanmıştır?
2. Söz konusu firma kaç adet elektrikli traktör üretmiştir?
3. Üretilen elektrikli traktörlerin OECD tarafından belirlenen ve dünyanın bütün ülkelerinde geçerli olan test ve deneyleri yapılmış mıdır? Sonuçları ne olmuştur?
4. Üretilen elektrikli traktörlerden satış yapılmış mıdır? Kaç adet satılmış, hangi kurum ve kuruluşlara kaçar adet satış gerçekleşmiştir? Satışı yapılan traktörlerin test ve deney sonuçları nedir? Satış bedelleri ne kadardır?
5. Elektrikli traktörlerin belirtilen kriterler çerçevesinde test ve deneylerinin yapılmadığına dair iddialar duyulmaktadır. Böyle bir uygulama söz konusu mudur/doğru mudur?
6. Test ve deneyleri yapılmadan üretilmiş elektrikli traktörlerden 10 – 15 adet TİGEM’ e satış yapıldığı iddia edilmektedir. Doğru mudur ve satış bedeli ne olmuştur?'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°