Yeşeren Ektiğindir

Yeşeren Ektiğindir

Gündemi bu kadar hızlı değişen başka bir ülke yoktur sanırım.


















Barış rüzgarı umutlu yüzleri okşarken bir anda Reyhanlı'da patlayan bomba sadece bölgesel barışa olan inancı değil, demokratik barış sürecine ilişkin az/çok beklentiyi de alaşağı etti. Aslında bir anlamda muhalefetin uzun süredir anlatmaya çalıştığı 'derin hesaplar' daha anlaşılır hale geldi.

Bomba bölgede kaynayan kazanın sadece bir fokurdaması gibi görünüyor. Suriye meselesi aslında hükumetin izlediği politikalara bakıldığında tam da 'rüzgar eken fırtına biçer' sözüne benzemekle birlikte, demokratik barış sürecinin de dahil olduğu tüm iç/dış sorunlarını birbiriyle organik bağlarının dahilinde değerlendirmek gerekir.

Suriye'ye sınır yakınlığımız ve akrabalık bağlarımız bölgemizde yaşananları daha yakından görmemize neden oluyor. Görünen o ki, bölgede hükumetin insani yardımdan çok daha öte başka hesapları var. Sözler, temenniler, nutuklar değil, hayatı yönlendiren davranışlarınızdır.

Nasıl ki, 1 Mayıs alanlarında şiddet uyguluyorsan, sendikaları, meslek odalarını sindirmeye çalışıyorsan, hapishanelerde işkenceyi sonlandırmamışsan, polis devletini kurmuşsan, tüm muhalefeti hapse atmayı kafaya koymuşsan, hukuk'u, emniyeti, askeri hükumet kanadı yapmışsan, kendi vatandaşına pazarlıkla barış sunuyorsan... sözlerinize değil yaptıklarınıza bakılır.

Suriye politikalarındaki Esad'ın Esed olarak yazılıp söylenmesi komikliğinin ötesinde mezhep, ABD, İran, İsrail, PKK gibi unsurlarla değerlendirmeden yorumlamak aynı samimiyetsizliğin göstergesidir. Reyhanlı basın sansüründe olduğu gibi yazılarınız ya sansürlü ya da yanlıdır. Bunlar değilse kiralık kalem olmalarından kaynaklıdır.

Reyhanlı olayı öncesi Basına yansıyan 114 imzalı bildiride olduğu gibi; Barış sürecinin daha ileri götürülüp ayrımsız demokratik haklar noktasından bakılması gerekir. Siyasi yaklaşımlar her yöne aynı temelde olmadığında bela er-geç yine sizi bulur. Yani bir kesime, bir görüşe, bir anlayışa demokrasi getirmek değil dört bir yana eşitlikten, adaletten, barıştan yana olunmalıdır. Bu anlamda Suriye politikalarının jeopolitik ya da küresel etkileri üzerinden bağlantı kurmak elbette önemli ama en başında ülkende barış istediğin kadar komşularında, tüm dünyada aynı oranda barış istemelisin. Tabi bu talebin yöntemini silahlı kamplar kurmak değil, barışçıl, uluslararası kurallar çerçevesinde bulmalısın.

Suriye'de yaşananlara hiç kimsenin kabullendiği ya da mevcut hükumeti desteklediği yok elbette. Hatırlayalım daha öncesinde de Suriye'de demokratik rejim yoktu ve en büyük destekçisi AKP idi. Tabi orta doğu coğrafyası şiddet, savaş, kendi halkına zulmü ilk defa görülmüyor. Hatta yakın zamanda çok daha beterlerini, katliamları seyrettik komşularımızda. Şu anda da orta doğuda bomba patlamayan ülke yok sayılır. Burada itiraz etmemiz gereken insani yardımlar dışında, ilelebet komşularımızın iç savaşına silahla dahil olmamaktır.

Barış yanlılarına düşen her zaman her koşulda barışa destek vermektir. Bugün olduğu gibi sadece kendine demokrasi savunanların samimiyetsizliğine düşülmemelidir. Kendince ucube tanımlar yaparak ama, fakat, aslında gibi sulandırmalar ile hiç bir evrensel değeri farklılaştırmanız mümkün değildir. Günümüz dünyasında kapalı toplumlarda dahi artık bu kandırmacıları sürdürebilmek mümkün değildir.

Sadece kendinden taraf zulme uğrayanın, ezilenin yanında olmak inandırıcılığınızı kaybettirir. Yasaklarla, derin, gizli siyasetle, baskı ve tehdit ile nasıl barış gelmezse; bölgeye demokrasi hiç gelmez. Barışa hasret bir toplumun onlarca yıldır yaşadıkları ortada iken yine önümüze silah ve bomba dolu yıllar sunmanın ne anlamı var.

Hatırlayalım, yıllarca faili meçhuller, köy boşaltmalar, işkenceler, anadil yasakları, ölümler, dağa çıkmalar, silahlar patlarken sanki hiç bir şey yokmuş gibi ülkemizde yaşamadık mı? Sorunun adını dahi koymaktan çekindik. Şimdi bile hala anadili tartışması yapan, barışa karşı şerh koymak isteyen politikalar konuşuluyor. Red ederek, üstünü örterek, yokmuş sayarak sadece yıllarımızı heba oldu. Düşmanlık, savaş ve nefret sadece yıktığı, yok ettiği ile kalıyor.

Üzerinde yaşadığımız coğrafya dünya kültürüne kaynaklık etmiştir ve Ortadoğu bu evrenin kültür bahçesidir. Acıları yaşamış, ayrıştırmak adına kana boyanmış bizim gibi bir toplumun ülkemizde ve dünya da barış istemek dışında hiç bir politikanın aleti olmamalıdır.

















adanaulus

15.05.2013 23:59:09

YAZARLAR


DEMİRÇALI: YÜREĞİR’İ KAZANARAK TARİH YAZILACAK

"HALKÇI BELEDİYECİLİK BAYRAĞINI ADANA VE 15 İLÇEMİZDE DALGALANDIRACAĞIZ"

CHP ‘Lİ OYA TEKİN: SON SÖZÜ SİZ SÖYLEYİN

CHP’Lİ GÖÇMEN: SOSYAL BELEDİYECİLİĞİN TEMEL NOKTASI İNSAN VE HİZMETTİR

TZOB MART AYINDA ÜRETİCİ VE MARKET FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİ AÇIKLADI

ZEYDAN KARALAR: HİZMETTE SİYASİ AYRIM YOK

ENERJİSA’DAN "SEÇİM" AÇIKLAMASI

CHP İL BAŞKANI TANBUROĞLU: KAZANIYORUZ

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ TYS BAŞKANI ÖZYALÇINER’E VERİLDİ

SEÇİME 3 GÜN KALA HATIRLADI!

“OMUZ OMUZA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ ”

“GAZETECİLER SEÇİM SONUÇLARINA ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR”

KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?