Yıllık yumurta üretimi 14 milyarı aştı
Manşet Haber 22.10.2012 11:53:51 0

Yıllık yumurta üretimi 14 milyarı aştı

Yıllık yumurta üretimi 14 milyarı aştı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, son bir yıllık dönemde tavuk eti üretimi 1,7 milyon tonu, tavuk yumurtası üretiminin ise 14 milyar adedi aşarak rekor kırdığını açıkladı.
Bayraktar, 2010 yılında 1 milyon 444 bin 59 ton olan tavuk eti üretiminin 2011 yılında 1 milyon 613 bin 309 tona çıktığını, bu yılın Ağustos ayı sonu itibarıyla 12 aylık dönemde ise 1 milyon 700 bin 287 tonu bulduğunu kaydetti. 2010 yılında 11 milyar 840 milyon 396 bin adet olan yumurta üretiminin 2011 yılında 12 milyar 954 milyon 686 bin adede yükseldiğini belirten Bayraktar, üretimin Ağustos ayı sonu itibarıyla 12 aylık dönemde de 14 milyar 76 milyon 473 bin adede ulaştığını vurguladı.
Bayraktar, Ülkemizde yumurta üretiminin yaklaşık yüzde 30'unun ihraç edildiğini, geriye kalanının ise iç tüketimde kullanıldığını belirterek, “Yumurta sektöründe bu yıl ihracatta önemli oranda artış oldu. Yumurta ihracatı, 2011 yılı Ocak-Ağustos döneminde 2 milyar 305 milyon 661 bin adetti. Bu yıl aynı dönemde yüzde 30’luk artışla 3 milyar 4 milyon 605 bin adede çıktı. İhracattan 2011 yılında 8 ayda 144 milyon dolar gelir elde edilirken, bu yıl aynı dönemde, 187 milyon dolarlık gelire ulaşıldı.”dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°