Manşet Haber 30.11.2021 23:17:21 0

'YİYECEK EKMEK BULAMIYORUZ'

'YİYECEK EKMEK BULAMIYORUZ'





 Adana'nın Karataş İlçesi'ne bağlı Oymaklı Köyü'nde yaşayan 60 yaşındaki işsiz İbrahim Tugay, hayat pahalılığı ve iktidara tepki göstererek, 'Ekmek bulamıyoruz yemeye. Artık yeter. Hayat çok pahalı. Yeter artık, yapacaksa yapsın, yapamayacaksa bıraksın gitsin' diye adeta isyan etti. Kendilerini ziyaret eden CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut'a dert yanan İbrahim Tugay, konuşmalarından dolayı endişesini de dile getirerek, 'Gelsin beni içeri atacaklarsa atsınlar. Boş konuşuyorlar' dedi.
CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Karataş İlçesi'ne bağlı Oymaklı Köyü'nde üretici köylülerle bir araya geldi, sorunları ve taleplerini dinledi. Köyde yaşayan Tugay Ailesi'nin konuğu olan ve evlerinde dertlerini dinleyen Barut, kronik rahatsızlıkları nedeniyle evde tedavisi süren aile bireylerine 'geçmiş olsun' dileklerini iletti.
CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut'u evlerinde ağırlayan 60 yaşındaki işsiz İbrahim Tugay, yaşadıklarına adeta isyan edip iktidarı sert sözlerle eleştirdi. Hayat pahalılığına ve buna neden olan politikalara tepki gösteren İbrahim Tugay, 'Hayat pahalı. Yağ 500 lira, bir çuval şeker 400 lira olmuş. Memleketi batırdılar. Dolar olmuş 12-13 lira. Ne yapacağız, ne edeceğiz? Ekmek bulamıyoruz yemeye. Hayat çok pahalı, ekmek bulamıyoruz. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Artık yeter, durdursunlar bunu. Babasının malı değil kimsenin 20 yıldır bu memleket. Bıraksınlar gitsinler. Kendileri sarayda yaşıyor biz çöplükte yaşıyoruz. İş yapamıyorum, iş bulamıyorum, işim yok ki, ekmek bulamıyorum. Malul kardeşlerim için aldığımız maaşı ilaçlara veriyorum. Yeter artık, yapacaksa yapsın, yapamayacaksa bıraksın gitsin. Allah yardımcımız olsun hepimizin. Gelsin beni içeri atacaklarsa atsınlar. Boş konuşuyorlar' dedi.
Üretici köylülerin feryadına kulak veren Ayhan Barut ise, 'Güzel memleketimizi sorunlarla boğdular, insanlarımıza çaresizlik dayatıyorlar. Halkımız bunları hak etmiyor. Yaşamı çekilmez kılan ekonomi politikalarına, fahiş zamlarına karşı yurttaşımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Bu kara düzen son bulacak. Feryat eden halkımızın sorunlarını çözüp yüzünü güldüreceğiz mutlaka' diye konuştu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°