YÖK YOK ŞİRKETLER VAR: ÜNİVERSİTELER NASIL KURULUR? REKTÖR NASIL OLUNUR
Manşet Haber 17.01.2021 23:51:51 0

YÖK YOK ŞİRKETLER VAR: ÜNİVERSİTELER NASIL KURULUR? REKTÖR NASIL OLUNUR

YÖK YOK ŞİRKETLER VAR: ÜNİVERSİTELER NASIL KURULUR? REKTÖR NASIL OLUNUR

Trump ile Milli Eğitim Bakanı Selçuk arasında ne tür benzerlikler var? Biden’dan sonra Türkiye ve dünyanın hali ne olacak? NATO yıllardır planlayıp fırsatları kollayarak yürüttüğü üzere sadece Ortadoğu ve Afrika değil Karadeniz, Baltık ve Asya Pasifik’te daha fazla alan kapmaya yönelecek gibi, bu durum Türkiye’yi nelere zorlar? Soru ve sorun çok. Bunlara değinmeye köşe yetmiyor, bugün şu rektörlük konusunu açıklığa kavuşturmaya çalışacağım.

Yorum yapmadan mevzuatı aktaracağım. Mevzuatın özeti şu ki YÖK sadece rektörlükte değil üniversiteler kurulurken bile yok. YÖK o kadar yok ki, ne üniversiteler kurulurken ne de rektörlük atamalarında “Görüş belirtme” yetkisine bile sahip bulunmuyor.

ÜNİVERSİTELER NASIL KURULUR: YÖK YOK AMA ŞİRKETLER VAR


2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Ana İlkeler Madde 5” f) (Değişik: 3/4/1991 -3708/2 md.) Üniversiteler ile yüksek teknoloji enstitüleri ve bunlar içindeki fakülte, enstitü ve yüksekokullar, Cumhurbaşkanınca yapılan yükseköğretim planlaması çerçevesinde (...) (1) kanunla kurulur.(1)  “(1) 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nin 135 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “kalkınma plan ve programlarının ilke ve hedefleri doğrultusunda ve” ibaresi “Cumhurbaşkanınca yapılan” şeklinde değiştirilmiş, aynı bentte yer alan “Yükseköğretim Kurulunun görüşü veya önerisi üzerine” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.”

Vakıflar kendi üniversite başvurusunu kendisi yapıyor ama YÖK görüş bile sunamıyor.

REKTÖR NASIL ATANIR: YÖK YOK AMA ŞİRKETLER VAR


Rektörlerin nasıl atanacağı ile ilgili biri 2547 sayılı Yasa’da değişiklik de öngören toplam üç kararname bulunuyor. Bunlara göre vakıf üniversitesi mütevelli heyeti kendi rektör ismini öneriyor ancak YÖK’ün ne vakıf ne de resmi bir üniversitede rektör ataması ile evrak toplama ve sunma dışında hiçbir yetkisi bulunmuyor.

“2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 13. maddesinin (a) fıkrası” “Rektör: Madde 13–a) (Değişik paragraf : 2/7/2018 –KHK-703/135 md.) Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca atanır. Vakıflarca kurulan üniversitelerde rektör ataması, mütevelli heyetinin teklifi üzerine yapılır. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder.” Rektörlerin yaş haddi 67 yaştır. Ancak rektör olarak atanmış olanlarda görev süreleri bitinceye kadar yaş haddi aranmaz.”

10/7/2018 tarih ve 3 sayılı “Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” Atama usulü MADDE 2- (1) Anayasanın 104 üncü maddesine göre yürütme yetkisinin sahibi olan Cumhurbaşkanı, atamaya yetkili amirlere ait yetkileri haizdir. / (3) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlerin boşalması halinde rektörler bakımından Yükseköğretim Kurulu Başkanı, diğerleri bakımından ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan tarafından görevlendirme yapılabilir. Bu görevlendirmeler aynı gün Cumhurbaşkanlığına bildirilir.[1] 13/9/2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17 sayılı “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3 üncü maddesiyle,   bu fıkraya “hâlinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “rektörler bakımından Yükseköğretim Kurulu Başkanı, diğerleri bakımından” ibaresi eklenmiştir.”/ Atama şartları MADDE 3- (5) (Ek: RG-15/7/2018-30479 - CK-4/800 md.) Rektörler, (…)[3] profesörlük yapanlar arasından atanır. [3] 13/9/2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17 sayılı  Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 3 üncü maddesi ile; bu  fıkrada yer alan “en az üç yıl” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.” / GEÇİCİ MADDE 1- I Sayılı Cetvel Rektörler (Milli Savunma ve Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi rektörleri dahil)/ III Sayılı Cetvel Rektörler 4 Yıl”.

Cumhurbaşkanı 1 Ekim 2018 tarih ve 141 Karar sayısı ile “Rektör Adayı Olmak İsteyenlerin Başvurusuna İlişkin Usul ve Esaslar” belirleniyor, burada duyurunun nasıl yapılacağı ve cumhurbaşkanlığına nasıl sunulacağı ile ilgili hususları düzenliyor. YÖK sadece bir ay öncesinden atama yapılacak rektörlükleri duyurmak ve dosyaları toplayıp cumhurbaşkanlığına sunmakla sorumlu tutuluyor.

Örneğin YÖK’ün son duyurusu şu şekilde:

“Üniversite İçin Rektör Adaylığı Başvuru İlanı (18.12.2020). 1. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 13. maddesinin (a) fıkrası ve 3 sayılı “Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” hükümleri ve “Rektör Adayı Olmak İsteyenlerin Başvurusuna İlişkin Usul ve Esaslar” uyarınca Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (…) ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’ne rektör ataması yapılacaktır./ 2. Yukarıda zikredilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde rektör adayları için belirlenmiş olan şartları taşıyan adaylar aşağıdaki belgelerle 18/12/2020 tarihinden 31/12/2020 Perşembe günü mesai saati bitimine kadar Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına başvuruda bulunabilirler./  a) Başvuru dilekçesi/ b) Nüfus Cüzdanı Fotokopisi/ c) Ekte sunulan formatta Rektör Adayı Bilgi Formu/ d) Profesör olarak çalışmış veya çalışıyor olduğuna dair belge/ e) Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde bulunan; “Kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya serbest olarak en az beş yıl çalışmış olmak” şartını sağladığını gösterir belge/ f) Bulunduğunuz veya son görev yaptığınız Üniversite/Kurumdan alınan disiplin kaydını da gösteren hizmet döküm belgesi./ Not : Başvurular posta ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına yapılabileceği gibi, “ rektoraday@yok.gov.tr” adresine elektronik posta yoluyla da yapılabilir.” (https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/DuyuruDetay.aspx?did=1044)12 Eylül darbe kurumu YÖK’ün düştüğü bu haller memleketin 12 Eylül’den bile çok daha otokratikleştiği, hatta totaliterleştiğini göstermiyor mu? Trump veya Biden veya Putin… bizi biri düzeltmez ancak kullanır. O halde çare çözüm kimdedir?

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°