YURDAGÜL GÜNDOĞAN ADANA BARO BAŞKANLIĞI’NA ADAY ADAYI
Manşet Haber 29.02.2020 12:24:15 0

YURDAGÜL GÜNDOĞAN ADANA BARO BAŞKANLIĞI’NA ADAY ADAYI

YURDAGÜL GÜNDOĞAN ADANA BARO BAŞKANLIĞI’NA ADAY ADAYI

Av. Yurdagül Gündoğan Adana Baro Başkanlığına “Demokrat Avukatlar Grubu” Aday adayı olduğunu basın toplantısı ile açıklayacağını duyurdu.
Adana Barosu avukatlarından Avukat Yurdagül Gündoğan, bu yılın Ekim ayında yapılacak olan Adana Barosu seçimleri öncesinde yapılacak ön seçimler için Aday adayı olduğunu bildirdi. Gündoğan, “2 Mart 2020 Pazartesi günü saat 11.00’de, Adana Barosu’nda düzenleyeceğim bir toplantı ile aday adaylığımı açıklayacağım.” Dedi.
Av. Yurdagül Gündoğan’ın basın toplantısı Adana Adliyesi 5. Katında bulunan Mahmut Esat Bozkurt salonunda gerçekleştirilecek.
Yurdagül Gündoğan’ın yaptığı görevler
• 1982 yılında Adana Kız Lisesi’nden mezun oldu.
• 1987 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
• 1988 yılından bu yana Adana’da serbest avukatlık yapmaktadır.
• 1996-2000 yılları arasında iki dönem Adana Barosu Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu.
• 1992-1996 yılları arasında Adana Barosu Çevre Komisyonu’nda çalıştı.
• 1996-2000 yılları arasında Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanlığı yaptı.
• 2013-2017 yılında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundu.
• 2013-2017 (TÜBAKKOM) Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonu Başkanlığı yaptı. Türkiye’nin birçok ilinde gerçekleştirilen kadın haklarına yönelik çalıştaylara katıldı. Uluslararası Çocuktan Gelin Olmaz Sempozyumu’nun düzenlenmesinde ve sempozyum notlarının kitaba dönüştürülmesinde görev aldı.
• TBB Tutuklu Avukatlara Destek Komisyonu’nda görev yaptı.
• 2013-2017 Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Yürütme Kurulu Başkanlığı yaptı.
• 2013- 2018 yılları arasında Adalet Bakanlığı’nda Arabuluculuk Kurul Üyeliği ve Sınav Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu.
• Avrupa Konseyi’nin Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’yle birlikte gerçekleştirdiği ulusal ve uluslararası bir çok sempozyum ve konferansa konuşmacı olarak katıldı.
• Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’nın, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı ile yürüttüğü “Türkiye’de Adalete Erişim İçin Adli Yardım Uygulamalarının Geliştirilmesi ve Özellikle Dezavantajlı Gruplara Etkinliğinin Artırılması Projesi“ kapsamında Kanada’nın Ontario eyaletinde çalışma ziyaretinde bulunmuştur.
• HSYK ve bazı kanunlarda yapılan değişikliklerle ilgili Türkiye Barolar Birliği’nin görüşlerini sunmak üzere TBMM Kanunlar Komisyonu’nda çalışmalara katıldı.
• Türkiye Barolar Birliği-Başkent Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi’nin eğitmen kadrosunda yer aldı.
• 2012 yılından bu yana Türkiye Barolar Birliği delegesidir.
• 2016’dan bu yana Adana Barosu Engelli Hakları Komisyon üyesidir.
• Efe’nin annesidir.
• Çeşitli dergilerde yayınlanmış öykü, deneme ve makaleleri bulunmaktadır.
“Sırça Saray”, “Pusula”, “Yolculuklar ve İnsanlar Üzerine”, “Yaşamın Olduğu Her yerde Savaşan Kadınlar”, “Bu Nasıl Sevmek”, “Çocuktan Gelin Olmaz”,” Avukatına Yabancılaşan Barolar, Barolarına Yabancılaşan Barolar Birliği” “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Güç Dengesizliği Üzerine” bunlardan bazılarıdır.





YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°