YÜREĞİR KAYMAKAMI BİNGÖL’DEN AÇIKLAMA
Manşet Haber 18.05.2020 14:33:09 0

YÜREĞİR KAYMAKAMI BİNGÖL’DEN AÇIKLAMA

YÜREĞİR KAYMAKAMI BİNGÖL’DEN AÇIKLAMA






Adana’nın Yüreğir İlçe Kaymakamı Oğuzhan Bingöl, Vefa Sosyal Destek Grubunun 14 Nayıs’ta saldırıya uğraması ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.





Yüreğir Kaymakamı Oğuzhan Bingöl’un konuyla ilgili açıklaması şöyle:





“14 Mayıs tarihinde saat 22.00 sularında Kaymakamlık Hizmet Binası önünde yardım dağıtımı esnasında bizzat başında bulunduğum Vefa Sosyal Destek Grubumuz, art niyetli kişilerin saldırısına uğramıştır.





Pandemi sürecinden etkilenen vatandaşlarımızın yardım taleplerinin ivedilikle yerine getirilmesi, aynı zamanda kamu kaynaklarını da etkin ve verimli kullanmak adına yardım organizasyonları akşamları da yapılmaktadır.









Organize şekilde dağıtım alanımıza kalabalık bir grup tarafından yapılan fiziki ve sözlü saldırıya, bunun devamında ise daha büyük bir provokasyona bizzat engel olmaya çalıştık. Fiziki saldırı olmaya başladığı andan itibaren koruma polisi arkadaşımız şahsımı ve Vefa Sosyal Destek Grubu” üyelerini korumak için araya girmiş ve darp edilmiştir. Darp raporları mevcuttur.





Saldırıyı gerçekleştiren şahıslardan birisinin bir siyasi partinin İlçe Gençlik Kolları Başkanı olduğu olay sonrasında tespit edilmiş hususlardandır.





Gelen bu grubun çeşitli açılardan profesyonelce yaptıkları kamera çekimleri, meydana gelen saldırının ne kadar organize olduğunun ve art niyet taşıdığının açık delilidir.





Yardımları zamanında ulaştırmak için ailelerine ayıracakları zamandan fedakarlık ederek “Vefa Grubu” çalışmalarına katılan gönüllü kadınlarımızın; 25 gündür evinin kapısını, çocuklarının yüzünü görmeyen babaların gece saat 22.00’de yardım dağıttığı bir ortamda, kamu görevi yapan bir kaymakamın bizzat orada olmamasının devletin kaymakamına yüklemiş olduğu ağır sorumlulukla bağdaşmayacağı açıktır.





Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılama konusundaki motivasyonumuz, bu saldırıdan herhangi bir yara almış değildir. Keza, hadisenin cereyan ettiği gece de yardım dağıtımımız devam etmiş ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır. Çünkü en değerli yardım ihtiyaç sahiplerine zamanında ulaştırılan yardımdır.





Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde ve desteğiyle Pandemi sürecinde “Yüreğir Vefa Sosyal Destek Grubu” olarak 90.000’in üzerinde aileye ayni ve nakdi yardım ulaştırılmış olup, aşevimiz vasıtasıyla 2555 kişiye günlük sıcak yemek verilmektedir.





Olayın yargıya intikal ettiği bu aşamadan sonra Yüreğir Kaymakamlığı olarak kamu hizmetlerinin ve yardım organizasyonlarının aksamaması için gece gündüz çalışmalarımıza devam edeceğiz. Sayın İçişleri Bakanımızın ve Sayın Valimizin doğrudan talimatlarıyla, kararlılık ve motivasyonumuzun devam ettiğini, bayram öncesi sevindirmeyi düşündüğümüz 7500 aile için, herkesin desteğini beklediğimizi de paylaşmak isteriz.





Kamuoyuna saygıyla arz ederim.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°