“YURTSUZ KALANLAR NE YAPACAK?”
SİYASET 26.10.2016 18:06:35 0

“YURTSUZ KALANLAR NE YAPACAK?”

“YURTSUZ KALANLAR NE YAPACAK?”

TBMM Başkanlık Divanı Üyesi CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesi ile yurtsuz kalan öğrencilerin durumunu Meclis gündemine taşıdı.
Önergesinde; son 15 yılda üniversite sayısının iki buçuk kat artarak 200’e yaklaştığını, öğrenci sayısının da üç buçuk kat artarak 6 milyonu aştığını kaydeden Türkmen, “Ancak bu süre içinde talebi karşılamakta yetersiz kalan 592 devlet yurdunun toplam kapasitesi ise 451 bin civarındadır” dedi.
Kredi Yurtlar Kurumu’na başvuran ancak yerleştirilmesi yapılmadığı için üniversite eğitimini maddi zorluklar neticesinde yarıda bırakan ya da kaydını donduran binlerce öğrenci olduğunu ifade eden Türkmen; “bu durumdaki öğrenicilerin yanı sıra yine binlerce öğrencininde okul kazandıkları illerde çeşitli otellerden bozma özel yurtlarda yüksek bedeller ödeyerek eğitimlerine devam etmeye çalıştıklarına dikkat çekti.
AYDA 700 LİRAYA OTELDE KALIYOR
“Birebir şahit olduğum; maddi durumu son derece yetersiz olan ve Sivas’ta devlet yurdu çıkmadığı için otelden bozma özel bir yurtta aylığı 700 liraya kalan bir öğrencimiz maddi yetersizlik nedeniyle barınma sorununaçözüm bulamadığı için eğitimini sürdüremeyecektir” diyen Türkmen, ülke çapında buna benzer binlerce örnek olduğunu söyledi.
2016 yılı için devlet yurtlarına başvuran öğrenci sayısını ve bunlardan kaç kız ve kaç erkek öğrencinindevlet yurtlarına yerleştirilmediğini soran Türkmen, Başbakan Yıldırım’a “devlet yurduna yerleşemediği için eğitimini yarıda bırakan ve kaydını donduran öğrencilerin akıbeti hakkında bir veriye sahip misiniz? hükümetiniz bu konuda ne yapmayı düşünüyor” diye sordu.
YURTSUZ KALAN ÇOCUKLARIN DURUMU NE OLACAK
Ülke genelinde inşaatı süren devlet yurtlarının kapasitelerini ve ne zaman hizmete gireceklerini de soran Türkmen şu sorularına da yanıt istedi:
-Devlet yurduna yerleştirilemeyen öğrenciler için hükümetinizin getirmeyi düşündüğü bir çözüm yolu veya bir strateji var mıdır? Bu konudaki öngörünüz ve planlamanız nedir?
-Sosyal devlet ilkesi ışığında üniversite öğrencilerinin barınma sorununa kökten çözüm getirecek ve yeteri sayıda devlet yurdunun kısa sürede hizmete alınması için hükümet olarak bir planlama yapmayı düşünmüyor musunuz?
-Sivas’ta üniversite kampüsü içinde yüzde 60 inşaatı tamamlanmış olan 2 bin 250 kişilik yurdun yapımı neden durmuştur? Bu yurt ne zaman tamamlanarak hizmete girecektir?

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°