Yürüyüşünüz sizi hasta edebilir
Manşet Haber 8.12.2012 00:23:28 0

Yürüyüşünüz sizi hasta edebilir

Yürüyüşünüz sizi hasta edebilir

Ayak Sağlığı Merkezi Uzmanı Podiatrist Nazlı Ekici, kişinin ayağındaki anatomik bir bozukluğun kişinin rahat yürümesini engellediği gibi beden sağlığının da bozulmasına yol açtığını bildirdi.

Sağlıklı yaşamın ayaklardan başladığını vurgulayan Ekici, insan vücudunu bir binaya benzeterek, “Eğer temel sağlam olmazsa inşaatın da sağlam olmasını bekleyemezsiniz. Yani eğer ayaklarınız sağlıklı değilse omurganın sağlıklı olduğunu düşünemezsiniz. Bu nedenle basınç problemleri ve ayaktaki sorunun erken teşhisle çözümü çok önemli” dedi.

Ayaktaki rahatsızlıkların ‘yürüyüş analizi’ ile tespitinin mümkün olduğunu, bu konuda özel olarak geliştirilmiş bir cihazla ayağın röntgenini çekebildiklerini ifade eden Podiatrist Nazlı Ekici,  ''Bu analizi yaptığımız cihaz, kızılötesi ileri teknoloji ile çalışan bir tarayıcıdır'' diye konuştu.

“BASINÇ PROBLEMİ VAR”
İnsan vücudundaki tüm omurgaları tutan organın ayaklar olduğunu hatırlatan Ekici, bel fıtığı, topuk dikeni, tırnak batması gibi sorunların temelinde de basınç probleminin olabileceğine işaret etti. Ekici, “Buradaki basınç tekniği çok önemli. Bu bazen fizyolojik, bazen genetik, çoğu zamanda da yanlış ayakkabı seçiminden  kaynaklanabiliyor” dedi.

Kişinin yürüyüşünün aynı zamanda da onun rahatsızlığını da ortaya koyduğunu belirten Nazlı Ekici,  şunları kaydetti:

“Ayaktaki anatomik olarak bir farklılık, kişinin sağlığının bozulmasına neden olabiliyor. Yüksek ya da düz taban ya da taban çökmesi gibi sorunları ‘yürüyüş analizi’nde rahatlıkla görebiliyoruz. Bunun yanında kişinin topuk dikeni rahatsızlığı olup olmadığını, eğer varsa bunun nedenlerini de görebiliyoruz. Aynı zamanda da bireyin düz taban olup olmadığını, içe ya da dışa basıp basmadığını da yine bu analizle tespit edebiliyoruz. Sadece görmekle de kalmayıp, bunu rakamsal olarak da ifade edebiliyoruz. Yani vücudumuzun sağ veya sol ayağımıza ne kadar baskı uyguladığını oranlarla da tespit edebiliyoruz.''

 

ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ

Birçok rahatsızlığın içe basmak, dışa basmak, düz tabanlık gibi sorunların, ilerleyen yaşla birlikte tedavi edilmesinin zorlaştığını, ancak ‘yürüyüş analizi’ ile birlikte bu sorunların erken teşhis edilebildiğini anlatan Nazlı Ekici, bu durumun da tedavide sonuç alınmasını kolaylaştırdığını kaydetti.

Ekici, açıklamasını da şöyle sürdürdü;

“Düz taban doğmuş bir çocuğun sorunu, 6 yaşına kadar erken teşhis edilebilirse; onun bu sorunu rahatlıkla çözülebiliyor. Yani bu çocuk düz tabanlıktan kurtulabilir. Yüksek taban dediğimiz, bir başka ifadeyle de ayağın orta kısmının yüksek olması durumunun tam anlamıyla geçmesi mümkün olmamakla birlikte bu durumun bedene verdiği çok ciddi rahatsızlıkları ortadan kaldırmamız mümkün.”

 

“DİYABETİK HASTALAR-

Diyabetik bir hastayı örnek veren Ekici, söz konusu hastanın ayağının da adeta bir kağıt kadar ince olduğuna dikkati çekti. Ekici, bu hastaların bir çorabın dikişinden dahi etkilendiği gibi kullanılan ayakkabının da büyük önem taşıdığını söyledi. Ekici, kişinin basınç problemi tespit edilip kişiye özel uygun tabanlı ayakkabı kullanımının sağlanması halinde diyabetik hastanın ayağında herhangi bir yara oluşmayacağı gibi kapanmış bir yaranın tekrarlanmasının da önüne geçeceğini vurguladı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°