Tarihimizin unutulmuş, adsız kahramanlarından. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında sevkiyatlardan sorumlu komutan. Atatürk’ün kader arkadaşı, TCDD`nin ilk Genel Müdürü, Bayındırlık Bakanı ve Büyükelçi, MİT`in kurucularından biri. Bir vasiyeti vardı: Öldüğünde, Eskişehir’de trenlerin yol ayrımında gömülmek istiyordu. Vasiyeti yerine getirildi.
Atatürk’ün en özel mektuplarla düşüncelerini paylaştığı, ülke ve dünya meseleleri üzerinde fikir alışverişinde bulunduğu arkadaşlarından biri. Demiryolları üzerine Türkçe bilimsel ve pratik eser yazan ilk Türk.
Çanakkale’deki başarısından dolayı, Mareşal Liman von Sanders vasıtasıyla Alman İmparatoru’ndan I. Dereceden Demir Haç Madalyası’nı alan kahraman.
1918 senesinde Azerbaycan’ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilen ve Azerbaycan Jandarma Teşkilatını kuran kurmay.
Mustafa Kemal Atatürk kendisine müstakbel zaferdeki en önemli rollerden biri olan tüm cephelere asker, silah ve erzak sağlama görevini vermiş, Behiç Bey de görevi üstlenirken tek bir şart öne sürmüştü: İşine kimsenin karışmaması. Mustafa Kemal bu şartı kabul etti, Behiç Bey de görevini layıkıyla yaptı; Daha sonra Atatürk onu "T.B.M.M. Takdirnamesi" hem de "İstiklal Madalyası" ile onurlandırdı, Soyadı Kanunu çıkınca ona Erkin soyadını bizzat Atatürk verdi. Erkin dilimizde, “Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli,” demektir. Ne kadar yakışmış değil mi?
Behiç Erkin, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra demiryollarını sadece Osmanlı’dan imtiyazlı yabancı şirketlerin değil, Türklerin de yapabileceğini ispatlayarak, "Türk’ler demiryollarını işletemez," önyargısını tarihe gömdü, demiryollarının yabancı şirketlere geri verilmesini engelledi ve millileşmesini, yani Demir Yollarının başına Türkiye Cumhuriyeti isminin konulmasını sağladı.
1920’den itibaren 6 yıl Genel Müdürlük yaptıktan sonra, Bayındırlık Bakanı oldu.
Demiryolları işletme dilinin Fransızca’danTürkçe’ye çevirmesi, ilk kamu müzesini kurması, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebi’ne özerklik vermesi, üniversite derslerini Türkçeleştirmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fikir babalığını yaparak, kurulmasını sağlaması, M.İ.T.’in kurucu kararnamesine Atatürk’le beraber imzasını koyması, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı’nı kurması hizmetlerinden sadece bir kaçı.
Kariyerinin son aşamalarında, Paris Büyükelçiliği yaptı ve bu görevinde tarihte eşi ender görülen bir insanlık görevin yerine getirerek, Nazi işgali altındaki Fransa’da tüm, Yahudilere iş bıraktırılıp, toplama kamplarına sevk edildiği Fransa’daki Türk Yahudilerine bu işlemi kimsenin uygulayamayacağını dile getirip, 9.000'i Türk Yahudisi olmak üzere, 20.000′e yakın Yahudiye Türk pasaportu vererek hayatlarını kurtardı. (Bunu yapan Schindler olsaydı kırk filmi daha çekilirdi)
Atatürk “Onuncu Yıl Marşı” yazılırken tek bir dizeye müdahale etmiş, o dizeyi, “Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan,” şeklinde yazarak, Behiç Bey’e, “Sizin emeğiniz bu şekilde daha iyi dile getiriliyor,” demişti.
Atatürk, ondaki cevheri, liyakati, insanlığı ve vatan sevgisini görmüş, hep, layık olduğu görevleri vermiş, o da hiç bir güveni boşa çıkarmadan her görevi layıkıyla yapmış, büyük atam ona gereken değer ve saygıyı göstererek gerektiği gibi taltif etmiş. Ya biz? Adını bile unutmuş, unutturmuşuz.
İÇİMDEN DİYORUM Kİ,