Oktay EROL

Tarih: 08.10.2025 16:15

EĞİTİMİ KISALTMAK…

Facebook Twitter Linked-in

Eğitim “bilgi” edinmenin odağı olduğunca; yurttaşlık bilincini, düşünsel derinliği ile toplumsal eşitliği besleyen bir yaşam alanıdır. Bugün zorunlu öğretimin kısaltılması ile lisans süresinin üç yıla indirilmesi yönünde hazırlanan tasarı, bu yaşam alanının daraltılması anlamına geliyor. Bu adım, kapitalist sistemin “çocuk” emekçiler oluşturma çabasından başka bir şey de değil! 

Çukurova’nın verimli topraklarını bilirsiniz; insanın potansiyelini açığa çıkarır var olan gücüyle... Bilgi, bu süreçte bir tohum gibidir; ancak tek başına yeterli olması beklenemez! Çukurova’nın verimli ovaları, Seyhan/ Ceyhan ırmaklarının suladığı topraklarla tohumları varsıl bir hasada dönüştürürken, eğitim de bilgiyi yeşertecek uygun ortamı sağlar. Bu ortam; eleştirel düşünceyi özendiren yöntemler, yaratıcılığı destekleyen uygulamalar, etik değerler, sosyal becerilerin gelişimini sağlayan etmenlerdir... Öğretmenlerin yönlendirmesi, tartışma ortamları, pratik öğrenme fırsatları, bu verimli toprağın yapı taşlarıdır. Eğitim, bireyin bilgi edinmesinden başka, bu bilgiyi kullanarak sorun çözme yetkinliğini, yaratıcı gücünü, toplumsal sorumluluk bilincini ortaya koymasını sağlar. 

***

Şu soruyu sormak olası; okullardagereken “eğitimi” veriliyor mu? Öğreniciler, öğrenme yeteneklerini/ isteklerini ortaya koyabiliyor mu? Daha dün bir video izledim… Oniki/ onüç yaşlarında bir çocuk konuşuyordu! Yaşamın tüm zorlukları üzerinden geçmiş gibi anlatıyor, sonunda da “bir şey yapın artık” demeyi de unutmuyordu… Kaçıncı sınıfa gittiğini söylemese de, beş/ altı gibi olduğunu düşünüyorum… Sınıflarında olan on Suriyeli öğrenciyle söze başladı! Onlara “kırmızı kalem bile” verildiğini, “kendine” verilmediğini anlatırken yutkunuyordu! Babası sabahtan akşama dek çalışıyormuş, kurşun kalem alamamış, arkadaşlarından istemiş! Son söz olarak da “bir şeyler yapsınlar” diyor!

Okula nasıl geldiğinden, beslenme çantasının olup/ olmadığından söz etmiyor, “evdeki” sıkıntıları/ zorlukları anlatmıyor; kalemi olmadığını, bir şeyler yapılmasını istiyor!Her eğitim yılı açılışında “iyi dilek” iletileri yarışır bilirsiniz! Kentin tüm bürokratları, politikacıları, adı duyulmuşları; bir de uzun açıklamalar yaparlar, bir araya gelip başlayan “eğitim yılı” nedeniyle birbirinin duyacakları “ses” tonuyla konuşurlar, öğrencilere “bir öğün yemeği” vermeyi söylevlerinin “dışında” tutmayı başarırlar!

***

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, son açıklamasında oniki yıllık zorunlu eğitimin kısaltılmasına, ayrıca Yüksek öğretim Kurulunun (YÖK) lisans eğitimini üç yıla indirmesine ilişkin çalışmalar olduğunu söyledi! Bakanın açıklamaları modern çağın hızına, verimlilik istemlerine yanıt vermeyi amaçladığı varsayılsada, eğitimin dönüştürücü gücünün ortaya çıkaracağı “etki/ verim” göz ardı edildi!

Çukurova’nın bereketli toprakları gibi, eğitimin de tohumları (bilgi) yeşertecek bir ekosisteme gereksinimi var. Bu sistem, yalnız süreyi kısaltarak değil, öğretmen niteliğini artırarak, altyapıyı güçlendirerek, eşitsizlikleri gidererek sağlanabilir. Videodaki çocuğun kalem isteği ya da bizdeki yapının sığınmacı çocuklara gösterdiği ilgi sistemin önceliklerinin ne olması gerektiğini anımsatıyor aslında: Eğitim, her şeyden önce kapsayıcı, destekleyici olmalı; gelecek için başka yolu da yok!

***

Bugün, okullarda sürdürülen eğitim sisteminden önce, öğrencilerin “okula” nasıl ulaştıklarını bilmek, yaşadıkları çıkmazı göz ardı etmemek gerekiyor! Kısa bir süre sonra çocuklar karanlıkta okul yolunda olacak, uykulu gözlerle sınıfta öğretmenlerini dinleyecekler, üstelik “aç” karınla! Eğitimin kısaltılması, kapitalizmin eline bırakılması gelecek kuşağın “bu yıllarının” yok etmek anlamına geldiği bilinmeli! Bakın, “bir şey yapın artık” diyor çocuk! On yılı aşkın süredir ülkelerinden “dönmek” için kaçanların el üstünde tutulmasını gördüğünden kızıyor! Zorunlu öğretimin kısaltılması, yükseköğrenimin üç yıla indirilmesi gibi adımlar, bu çağrıyı duymamakta ısrar eden bir anlayışın göstergesidir. Süreyi kısaltmak düş kurma süresini, düşünme derinliğini, yurttaşlık bilincini eksiltmekten başka nedir ki?

Eğitim sabırla yürütülür. Bilgi, yalnızca aktarılmaz; yeşertilmesi gerekir. Tıpkı Çukurova'nın toprakları gibi, öğrenme de uygun koşullarda filizlenir: öğretmenle, tartışmayla, eşitlikle, güvenle. Süreyi kısaltmak, bu koşulları yok saymaktır.Çünkü eğitim, bir ülkenin kendini anlatma biçimidir.  


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —