Oktay EROL

Tarih: 02.09.2025 10:50

EMLAK VERGİSİNİN “KAYGISI” KİRACIYA…

Facebook Twitter Linked-in

Kaç yıl geçti ki aradan; bir elin parmakları kadar daha… Çalışanlar zorla da olsa birikim yapabiliyorlar, evde iki çalışan varsa birinin aylığıyla geçinip diğerinin aldığıyla da ev ya da konut alınabiliyordu! Düş gibi değil mi? Son beş yılda kimi evi olanlar yaşamlarını sürdürebilmek için evlerini sattılar, kafaları karıştıran salgın sürecinin başlarında “dip” yapan inşaat satışlarını artırmak/ yükleniciyi içine düştüğü bataktan kurtarmak için kamu bankalarının kredi musluklarını açtılar!

Ücretli çalışanların bu kredilere koştuğunu düşünmeyin, ya da emeklilerin/ dargelirlilerin; bankaların “ucuz/ uzun vadeli” kredilerine salgın sürecinde bile “kazanmayı” başaran(!) doymazlar varabildiler! Çalıştırdıkları işçilere kıyım yapanlar, işten çıkaranlar, ellerindeki “temel ürünleri” katlayarak satanlar, bir koymadan on kazananlar konutları paylaştılar, yüklenici de stoğunu bitirmiş oldu!

***

Ne oldu ondan sonra düşünsenize; sokağa çıkmak yasaktı, belli yaş grupları belirlenen saatler dışında dışarı çıkarılmıyordu, zorunlu durumlarda marketlere/ toplu taşıma araçlarına/ devlet dairelerine/ büyük mağazalara girerken “aşı” kontrolünden geçiliyordu anımsayın! Fiyatlar “karşı konamaz” biçimde yükseliyordu, “dur” diyen de yoktu! Önce markette ne varsa el yakmaya başladı, sonra üç gün önceki ederlerin yerinde durmadığı görüldü, ardından yetkililer “fahiş fiyatların” önüne geçeceğiz sözü verdi, sanki ülkenin “denetim” organları başka birinin elindeydi… Nureddin Nebati Hazine-Maliye Bakanı olmuştu salgın sürecinin sonuna doğru, daha ayını doldurmadan Kur Korumalı Mevduat adlı “sakat” bir uygulama, salgın sürecinde “iyice” içine kapanan toplumun önüne kondu; işte o günlerde ne olduysa oldu, kiralar doruğa yöneldi!

Ardından “yüzyılın yıkımı deprem” geldi! Kiminin evi yerle bir oldu, kimi “riskli” sayıldı, kimi yüksek yapılar korku yaydı! Zorda kalan insanların “çığlıklarından” ne denli hoşlanıyoruz demek ki! insanlar konut arayışına girdi, birden fiyatlar üçe/ beşe katlanıverdi, “arz/ talep” konusu evsizlerin/ ev arayanların sırtına kırbaç gibi indi! Salgın sürecinde iki/ üçbin lira olan kiralar onbin lirayı gördü! “Serbest piyasa” anlayışının gereği olarak öne sürüldü! “İktidar” bir şeyler yapıyormuş gibi görünüp, hiçbir yapmadığı gibi “evsizlerin” daha da yıpranacağı koşulları uygulamaya koydu; ücretli çalışanı, emekliyi Tüik’in açıkladığı “açlık sınırı” altında aylıkla geçinmeye zorladı, barınma kaygısı büyüdü!

***

Kiralar sekiz/ on katına çıkarken, ev sahiplerinin “kira gelirinden” dolayı karşılaşacakları “vergileri” ödediğini mi sanıyorsunuz? Toplumun büyük katmanı “zorda” kaldıkça “daha çok” kazanan bir avuç “doymaz” onun da yolunu bulmuştu bile! Kimi ev sahibi iki sözleşme yapıyordu; biri gerçek, diğeri asıl kiranın “çeyreği bile” değil! Karşı koyabilene aşk olsun! Ya kiraya vermekten uzaklaşıyor ya da “vergiyi” kira üzerine eklemeye kalkışıyor! 

“Taşınmaz maliklerinin her yıl ödemekle yükümlü olduğu emlak vergisinin hesaplanmasında, taşınmazların emlak rayiç değerleri esas alınarak” belirlenen emlak vergisinin yaklaşık yüzde ikibine dayandığı ileri sürüldü. Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımında da “Yüzde 2 bine varan artışlar yalnızca Emlak Vergisi’ni değil, Tapu Harcı ile Veraset İntikal Vergisi’ni de katlayacak. Konutların bir bölümü artık değerli konut kapsamına girecek. Bu düzenleme, hayatın doğal akışına aykırı. İkinci Dünya Savaşı dönemindeki Varlık Vergisi’ni andırıyor,” diyerek tepki gösterdi!

***

“İktidarın”, eli ayağına dolandı, kimse yadsımasın artık! Uygulamaya konulacak böyle bir düzenleme yine “doymazlara” yeni kapılar aratacak, ancak tüm “kapı arayışlarının” bedeli evsizlerin üzerine yıkılacak! Zaten toplum gergin, daha dün beşyüz lira şofben masrafı için bir kiracı yaşamını yitirdi, ev sahibi karı/ koca cezaevine gönderildi! Bunlar azımsanacak, askıya alınacak olgular değil! 

Şunu biliyoruz artık, geçmişte örneklerini çokça gördük: “Rayiç bedeli” üzerinden yapılacak olan düzenleme hem insanların barınma haklarını piyasa koşullarına terk edecek, hem de toplumsal erinçsizliğe yeni bir boyut ekleyecek! Üstelik artık “evsizlerin” konut edinme olanağı da yok!

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —