Aydin SİHAY

Tarih: 16.10.2025 16:48

ESKİMİŞ FOTOĞRAFLAR AMA ESKİMEYEN HATIRALAR...

Facebook Twitter Linked-in

Orhan'dı adı.
Finlandi'yadan gelmişti.
Yanılmıyorsam mühendisti.
Aynı koğuştaydık ve ranzalarımız yanyanaydı.
Yaklaşık bir ay olmuştu.
Bir sohbet sırasında adımı bilmediğini anladım.
İlgisizliği, duyarsızlığı beni öylesine şaşırtmıştı ki...
Tunç da Avusturya'dan gelmişti.
Fizikçiydi.
Onun kadar su içen birini o güne kadar görmemiştim.
Elinde hep su şişesiyle dolaşırdı.
O da benim gibi satranç tutkunuydu.
Dört oyun oynayıp 2-2 berabere kalmıştık.
Sanıyorum beni biraz küçümsemişti.
''İyi oyuncu olsan seni tanırdım'' demişti.
"Beni kötü oyuncular iyi tanır'' demiştim.
''Seni yenmeden burdan gitmeyeceğim" demişti.
Yenemeden gitti.
Adana'ya döndükten 2-3 ay sonra bir satranç dergisinde Tunç'un Avusturya şampiyonu olduğunu ve büyükusta ünvanı aldığını heyecanla okumuştum.
Güzel insanlardı.
Güzel dostlarım oldu.
Ama Atanas Katrapani'nin dostluğu benim için çok değerliydi.
Atanas Kanada'dan gelmişti.
Montreal'de bir okulda coğrafya öğretmeniydi.
İstanbul'un köklü bir Rum ailesindendi.
Geldiği gün fotoğraf makinesini elinden almışlardı.
Paris'e her uğradığında bana kart atıyordu.
Ayrılırken ''Adana'ya bekliyorum'' demiştim. Beni kırmadı.Bir hafta sonra geldi.
Sıcak ama güzel bir gün geçirmiştik.
Kadehimi Atanas, Tunç, Hasan, Nizam, ve diğerleri için kaldırıyorum.
Kalpten sevgilerimi gönderiyorum.
Neredeyseniz.
Aydın Sihay

BORNOVA / İZMİR
Bir fotoğraf insanı nasıl da sürükleyip taaa yıllar öncesine götürebilir. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —