İfral TURGUT

Tarih: 09.10.2025 21:15

İSTEDİKLERİ EŞİT VATANDAŞLIK MI, HOŞGÖRÜ MÜ, TAVİZ Mİ?

Facebook Twitter Linked-in

Sözlükle hoşgörüyü, “Kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumu, kendisininkilerle çelişse bile, başkalarının düşünce ve kanılarını özgürce dile getirmelerinden rahatsız olmama, onların geçerliliklerine karşı tepki göstermeme tutumu,” olarak tanımlıyor. Sizi bilmem ama ben haliyle bu tanımları eksik buluyor ve tamamını da kabullenemiyorum.

Başkalarının düşünce  ve kanılarını özgürce dile getirmelerine asla karşı değilim ama hiç de doğru bulmadığım bir fikre tepki göstermeme durumunu ise kabul edemem.  Kendime aykırı gelse bile bazı şeyleri anlayışla karşılayabilirim ama her şeyi hoş göremem. Bana göre nahoş bir şeyi hoş karşılamak, hoşgörü değil, tavizdir, tahammüldür.

Cumhuriyetin her türlü nimetinden yararlanıp, her fırsatı değerlendirerek Cumhuriyete saldıran olayların popüler yaptığı, tesadüflerin kanaat önderi seviyesine taşıdığı biri Cumhuriyet ve Atatürk’ü anlatırken demiş ki, "Türkiye Cumhuriyeti kurulurken kendisini Allah'ın yerine koydu. Allah'ı sildiler."  Bunun nesini hoş göreyim, nesini anlayışla karşılayayım, neresine tahammül edeyim. Üstelik bunu söyleyenler sadece cahil ve aymaz değil, Sevr özlemiyle yanıp tutuştuğu için, Lozan’ın devletin üniter yapısını koruyan maddeleriyle,  “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır,” diyen, saltanatı saraydan alıp, gerçek sahibine vererek, millete cumhuriyet, egemenlik gibi muhteşem bir miras bırakan Atatürk’e tahammül edemeyen tufeylilerdir. O tufeyliler ki, Türkiye’nin insan aklının eseri çağdaş kurallarla yönetildiği sürece kendi uydurdukları dini kuralların ve safsataların saçmalığını yeni jenerasyonun anlamasından ödleri kopar.

Cumhuriyet, köylere okullar kurdu, öğretmenler gönderdi. Şimdi o okulları yakan, öğretmenleri öldürenler, fikir beyan ediyorlar ve bu fikirler bana aykırı gelse de hoş mu göreceğim?    

Cumhuriyet, kadını eşit yurttaş sayarak,  çağdaş uygarlık değerlerinin gereği olan haklarını verirken, kadını eve kapatıp, çocuk doğuran, kocasına körü körüne itaat eden, insan haklarından bile haberdar olmayan ilkelliğe indirgeyen feodal kafaya fikrini özgürce söyledi diye tahammül mü edeceğim.

Atatürk savaşta zarar gören ve tarihi değeri olan camiler tamir ettirirken, Camileri ahır yaptılar iftiralarını, “Bu da onların fikri,” diyerek içime mi sindireceğim?

İsteyen cenazesine gidemediği yoldaşının fotoğrafını sevsin, isteyen o fotoğrafı alıp grupta kürsüsüne koysun beni ilgilendirmez. Ama kendi kafası o yönde çalışıyor diye kendisi gibi düşünmeyenlere hain denilmesine de hoşgörüyle bakamam ve baktığım şekilde de karşılığını veririm.

Şimdilik bu kadar.

KİMİN HAİN OLDUĞUNA DA MİLLET KARAR VERSİN.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —