İyi gazeteci olmanın kriterlerinden biri de genç meslektaşlara destek olmak, onların önünü açmak ve mesleğinde ilerlemek isteyenlere köstek değil destek olmaktır.
Ayrıca iyilik kavramı kişiden kişiye değişen bir kavramdır. Birine göre iyi olan bir diğer kişiye göre iyi olmayabilir.
Bu tür nitelemelerde bulunurken iyi düşünmek, araştırmak ve incelemek gerekir.
Kişilik ve karakter olarak kendi çevresinde sevilen, sayılan, güvenilir olarak bilinen herkesi mesleğinde de başarılıdır diye düşünmek, "iyi" diye görmek doğru olmaz.
Şahsen ben gazeteciliğe yıllarını vermiş, yüksek öğrenim yapmış ve kitaplar yazıp yayınlayan biri olarak iyi ve önemli haberlere imza atmış olabilirim. Toplum yararına araştırmalar yapıp, bu doğrultuda yazılar yazmış olabilirim. Bu durum benim mesleğimde elde ettiğim başarının yalnızca bir tarafıdır.
Ancak mesleki birikimlerimi genç arkadaşlarımla paylaşmamışsam, onların yetişip başarılı olması için destek vermemişsem, bencil davranıp "hep bana" demişsem, yönetici konumundayken koltuk kaygısına düşüp gelecek vaat eden genç meslektaşlarımın yolunu tıkayıp ayağını kaydırmışsam kendimi başarılı saymam. Kimsenin de bana o gözle bakmasını beklemem. Ben de böyle davranan başkalarına "iyi gazeteci" demem.
Çünkü gazetecilik mesleği habercilik anlamında etik kuralları olduğu gibi kişisel olarak da örnek alınması gereken davranış kurallarına sahip olunmasını gerektirir.
Bu nedenle bir gazeteciyi başarılı ya da başarısız diye nitelerken veya ona "iyi bir gazeteci" derken genel çerçevede değerlendirmek daha doğru olur.
Tanıdığımız, bildiğimiz meslektaşlarımızı da bu çerçevede ele alıp gönlümüzde bir yere oturtmaya kalktığımızda da bu durumun gözönünde bulundurulmasında yarar var diye düşünüyorum. (t.d.)