Oktay EROL

Tarih: 27.08.2025 11:59

"İYİ" DENEN NEDİR?

Facebook Twitter Linked-in

Yurtdışında yaşayanlardan bazılarının “siz burada daha iyisiniz, yurtdışında geçinmek daha zor” dediklerinde, ayaklarından birinin büyük olasılıkla askıda olduğuna inanıyorum! Öyle olunca, ne denli “yalan” söylemiş olurlarsa olsunlar bir “acı bedeli/ sorumluluğu” olmazmış ya; onun için de akıllarına ne geldiyse söylemelerinin bir önemi yok! Yurtdışına çıkarken nasılsa hepsi geride kalacak! İnanan inanır, söylenen söylenir, tepki gösteren gösterir “hiç de” umurlarında değil!

Çalışanların çok küçük bir bölümünün aldığı asgari ücretle bile, anayurtlarına araçlarıyla gelebiliyor, yakınlarını/ tanıdıklarını görebiliyor, olmasa denize kıyısı olan bir yerde dinlence yapabiliyor… Düşünsenize bir avro verdiklerinde tam kırksekiz katını alıyorlar! Üstelik yaşadıkları yerde aldıkları aylığın durumuna göre “destek” alma şansları da var! Çocuklarının okulu için, bakanlık her ne denli “yok böyle bir şey” demiş olsa da “kayıt bedeli” de ödemiyorlar, gençlerine zorlanarak da olsa iş bulma olanakları da var! Cem Karaca’nın “Tamirci Çırağı” şarkısında dediği, araçlarının “egzoz gazıyla” bu yurdun insanını boğuyorlar!

***

Nazım “mahpusluk zor zanaat” demiş, oysa ülkemizde “asgari ücret, emekli aylığıyla yaşamak” daha da zor! Birçoklarının aklından geçtiğini düşünüyorum; yurtdışında çalışıp/ yaşayanları, orada kazandıklarıyla değil de, burada kazanılanla fazla değil/ bir ay yaşamaları istense acaba ne yaparlar? Ya da, sınırdan girerken ceplerine asgari ücret olan yirmiikibin lirayı koysalar, çocuklarını dışarıda tutarak yalnız eşleriyle kaç gün gereksinmelerini karşılayabilirler dersiniz?

Mevsim yaz; örneğin bir deniz kıyısına gidemeyecekler başta, gitmek isteseler de üç günde cepleri boşalacak! Örneğin bir kilo incir alamayacaklar, belki “tadımlık” üç/ beş tane alabilecekler! Araçları varsa, daha başta asgari ücretin yarısını “masrafa” ayırmak zorundalar! Yakınlarının yanında göğüslerini gererek “Almanya’dan gelirken sizlere hediyeler getirdim” diyemeyecek! Ayın ilk on gününden sonra kara kara düşünmeye başlayacak!

***

Salgın gibi, doğal yıkım gibi, “alım gücünün” her gün daha da gerilemesi gibi, okullar açılırken anne/ babanın büyüyen kaygısı gibi, “asgari ücret/ emekli aylığı” belirlenirken bin dereden su getirdikleri gibi, “ekonomi büyüyor” derken yurdun bir avucunu sevindirdikleri/ büyük çoğunluğu yazgılarıyla baş başa bıraktıkları gibi… Neler yaşıyor bu ülkede insanlar? Her şeyden önce “iyi” değiller!

Bugün büyük bir katman yaşayamıyor, eğer “soluk almayı” yaşamak saymazsak… Gelecek için “hayal” kurmaktan uzak, doymayı/ barınmayı sorun olmaktan çıkaramadı! Çalışan da, üreten de, emekli de “günü yaşamak” zorunda bırakıldı! Özlemlerine kavuşmakta hep “hayal kırıklığı” yaşıyor çokları! Böyle yaşamayı, bunca “belirsizlikler” içinde kıvranmayı, başı avuçlarında düşünmeyi kim ister ki? bunlar “iyi” olmanın sonucu değildir, olamaz da!

***

Yönetenlerin açıklamalarını dinliyoruz… “Son düzlük” denildiğine de tanık olduk biliyorsunuz! Bunları göz önünde bulundururken, halkın ne yaşadığını gerçekten biliyorlar mı, diye sorası geliyor insanın. Bakın, çeyrek yüzyıla yakın bir süre geçmiş aradan. Bu denli uzun süren “iktidarların” ortada gösterebilecekleri “iyi” denecek şeyleri de olmalı, insanlar için! Örneğin ekmeğin büyüdüğünü söyleyebilirler, bir çocuğun beslenme çantasının kolayca dolduğunu belirtebilirler, okulda çocukların açlıkla sınanmadığını gösterebilirler… 

Yalnız bunlar değil elbette… Pazar alışverişine çıkanın filesi dolabilmeli, çalışanın, emeklinin aylığı gereksinmelerine yetebilmeli. “İyi” böyle bir şey! Yaşanan kuraklığı düşünün, buna karşın doğayı acımasızca katledenlerin önlerindeki “engellerin” yasayla kaldırıldığını düşünün, susuzluk yaşayan kentleri düşünün, ürününü sulamakta zorlanan çiftçiyi düşünün, “iyi” böyle bir şey değil! Birkaç yıl önce gözleri ışıldayarak Kur Korumalı Mevduat uygulamasını açıklayan bu “iktidardı”! “İktidarın” medyada koltuk verdiklerinin öve öve bitiremedikleri “mevduat” için bugün, “önemli bir koşullu yükümlülük olan KKM’nin sonlanmasıyla finansal istikrar daha da güçlenecek” denildi! Demek ki, birkaç yıldır uygulanan Kur Korumalı Mevduat, “finansal istikrarın” zayıflamasına neden oldu, yurttaşın cebinden alındı, “doymaz” azınlığın kasasına konuldu! Yurtdışından gelenlerin, dönüşte dediği gibi “iyi” değil bu yurdun yurttaşı, emeklisi, çalışanı, üreticisi; bunu bilin artık! 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —