Oktay EROL

Tarih: 10.10.2025 15:47

“PAYLAŞIMIN” ERDEMİ ORTADA YOK!

Facebook Twitter Linked-in

Bir Çin özlü sözü olduğu söylenir; birer tane elmamız olsa, elmalarımızı birbirimize versek, yine birer elmamız olurdu/ birer bilgimiz olsa, bilgilerimizi birbirimize versek, ikişer tane bilgimiz olurdu! Uzun zaman oldu duyalı, kullandığım sözcükler olmayabilir; ancak “bilginin” paylaşımı, ya da “paylaşımın” erdeminin anlatıldığını biliyorum her şeyden önce… 

Benzerleri “acı” için de söylenir, “sevgi” için de… “Acı paylaşarak azalır, sevgi paylaşarak çoğalır” diyen de olur, bilirsiniz! Şu var ama; acı paylaşılır, eksilmezse; yayılır/ sevgi paylaşılır, karşılık beklenirse; yerinde kalır, bunu da unutmamak gerekir!

***

Toplum olarak “paylaşmayı” biliyor muyuz? Şunu/ bunu değil; Şeyh Bedrettin’in "yarin yanağından gayrı her şey ortak" dediği gibi bir “paylaşımdan” söz ediyorum! Bulunduğumuz toplumun belleği öyle bir doldurulmuş ki “duygudaş” olunmaması için, “paylaşım” da bırakılmış bir yana! Sistem “paylaşmayı” gerekli görmüyor ki insanlar buna uysun! Dünkü yazımda belirttiğim, emlakçının “emekliye kiralık ev yok” demesi bile nereye taşındığımızı göstermiyor mu?

Eskiden köylerde “imece” denilen bir köylü/ komşu birlikteliği olurdu, şimdi köylerde köylü bırakmadılar ki “imece” olsun! Köyden kente gelenler de çoktan kentin akışına kapıldılar; ekmeyi, üretmeyi, kendine yetmeyi çoktan unuttular!

***

Şu sözü çok duyduk: Sıkı para politikamızın sonuçlarını aşamalı bir şekilde almaya sürdürüyoruz! Doğru, uygulanan “sıkı para politikasıyla” iç piyasa istemini yavaşlatarak “enflasyonun” önüne geçmeye çalışıyorlar! 2025 yılı girerken yüzde ellinin üzerinde olan faizi, otuzlara dek düşürdüler! Hani açıkça söylüyor, açıkça dargelirlilerin/ emeklilerin/ ücretli çalışanların “enflasyonun” nedeni olduğunu belirtiyorlar! Biraz daha ileri gidip, “enflasyona kimseyi ezdirmedik” de diyorlar! Aklınız, sokak bilginiz olmayacak da inanacaksınız hani…

Peki, “sıkı para” politikası kime uygulanıyor; sistemin çarkını döndüren patronlara, yollar/ köprüler yapan, dağlarda/ zeytinlik alanlarda maden ocağı açan yükleniciye mi? Hayır! Onlar “sıkı para” politikasından etkilenmediği gibi, ayrıcalıklı olarak “müşteri güvenceli” işlerle ödüllendiriliyor! Sözümona, “enflasyonun” nedeni olan sistem/ “enflasyonun” nedeni olmayan dargelirlilerin sırtına yüklüyor bedeli… Tüik’in açıkladığı açlık sınırının altında “emeklerini” sattırarak, dünyanın bir çok ergilerinden uzaklaştırarak…

***

Yıllar önce tanık olduğum bir olay vardı; iki arkadaş aralarında şakalaşırken, biri bel fıtığı nedeniyle salonun ortasına “küt” diye düştü; uzun süre yerden kalkamadı! Zorlayarak kaldırdık/ birlikte hastaneye götürmüştük! Çalıştığı işyerinin sahibine durumu söylediğimde oldukça net, kararlı biçimde; ben anlamam, nasıl bozduysa, bozduğunu geri yapsın; ben aynısını geri isterim, dedi!

Bizde bu “işi” bir bozanın olduğu açık; kimse bozmuşsa, onun düzeltmesi, onun daha çok bedel ödemesi gerekmez mi? Üstelik bu “insancı” bir durum… Ama öyle değil işte! Bakın, “tane tane anlatıyorum” diyorlardı ya; ben de “tane tane” yazıyorum… Emekçilerin “emeklerinin karşılığı” neden bu denli ucuz, neden çocuklar okula “aç” gidiyor, neden birçok mevsimsel besine ulaşılamadan zamanı geçiyor, emeklileri/ ücretli çalışanları neden ev sahibi/ kiracı anlaşmazlığı kaygıya bürüyor, insanlar neden doymadıklarından/ açlıklarından/ yaşayamadıklarından söz eder oldular? 

***

Soruların “yanıtı” belli değil mi? Yaşanan bölgesel, gerekse doğal yıkımlar nedeniyle ekonomiye gelen baskılanmanın yükü harcamaları tetiklemiş, ön hazırlıksız yakalanılmış olabilir; bunun bedeli neyse çok kazanana çok/ az kazanana az yükleme yapılarak sorunun üstesinden gelinir! Buna da dünyanın hiçbir yerinde “haksız bir tutum” denemeyeceği gibi, “örnek” bile alınır! 

Salgın sürecinin ardından “fahiş fiyat” diye bir söz girdi yaşamımıza; daha önceden kullanılmışsa bile, kimsenin ilgisini çekmemişti! Durduk yerde şeker, yağ beş katına, zeytin yağı yirmi katına, ev kiraları birkaç ay içinde beşe/ ona katlandı! Emeklinin de, çalışanın da aylıkları yerinde sayıyordu! Bir emekli aylığının “yarısıyla” kolayca tutulabilen “evler”, tüm aylıkla bile tutulamaz oldu;” sorunu çözeceğiz” diyen “iktidar” izlemeyi yeğledi! Ekonomiyi alt/ üst ettiler, bedelini “sıkı para politikasıyla” emekçiye ödettikleri için seviniyorlar! Bakın kış ayları geliyor, Adana’da bile hava sıcaklığını düşürdü; “paylaşımın” erdemi ortada yok, bilin… 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —