İfral TURGUT

Tarih: 18.08.2025 15:58

POMPEİ’NİN SON GÜNLERİ Mİ?

Facebook Twitter Linked-in

Yavuz Bahadıroğlu, Fesli Kadir’in bir başka versiyonu. Atatürk düşmanı ve çakma tarihçi.  Yazılarında ve TV sohbetlerinde her türlü yalan söyleme ve iftira atma özgürlüğüne sahip. Tek isimle yetinmemiş. “Yeni Nesil” gazetesinde, Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle köşe yazıları yazdı. Peki bu isimlerden hangisi gerçek? Hiç biri. Gerçek ismi Niyazi Birinci.  

Bahadıroğlu, 2021 tarihinde öldü. Türk tarihi ve İslamiyete yaptığı hizmetler dolayısıyla Mihrişah Valide Sultan Külliyesi haziresinde Necip Fazıl’ın yanına gömüldü. Oğlu  babasının aort genişlemesi nedeniyle öldüğünü açıklamış.

Oğlu hiç de yabancımız değil, “Mücahit Birinci.” Ama soy isimleri farklı demeyin. Baba bazı özel sebeplerle isimlerini değiştirmiş. Oğul Birinci’yi bilmiyorduk, öğrendik. Şu anda Türkiye’nin en çok konuşulan adamı. Babasından feyz almış. O da gerici. Avukat ve politikacı. Mesleğini paraya dönüştürmekte becerikli. AKP Merkez Karar ve Yönetim Kutulu üyesi. Sosyal medya trolü. Yalan, iftira, rüşvet yolsuzluk, tehdit  savaş araçları arasında. En çok saldırdığı ve iftira attıklarının başında Ekrem İmamoğlu geliyor.

Mesleğini paraya dönüştürmekteki maharetinden bahsetmiştim. Son günlerde siyasi gücünden gelen pervasızlığı başını yedi. Özgür Özel, Mücahit Birinci'nin   tutuklu iş adamı Murat Kapki'yi ziyaret ettiğini ve "Bu ifade tutanağını imzala, 2 milyon dolar ver, tıpış tıpış git," dediğini, gün, tarih ve  belgeleriyle ortaya koyarak, gerekli mercilere başvuracağını söyledi. Bunalan Murat Kapki de, Birinci'nin kendisini yalan beyana zorladığını belirterek şikayetçi oldu.

Panikledi Mücahit. Önce bir çıkış yaptı ve yüksek sesle Özgür Özel’i tehdit de etti. Ama partisi de paniklemişti. Her ne kadar kasaba avukatı Adalet Bakanı, Özgür Özel’i yalanladıysa da söylenenlerin doğru olduğunu biliyordu. İnkara ve yalanlamaya devam  işlerin daha da sarpa sarması demekti. Şeklen Disiplin Kuruluna verdiler, Mücahit de “gördüğü lüzum üzerine” istifa etti ve politikayı bıraktığını söyledi. Ee, öyleyse?

Peki gerçek bu mu? Bana göre asla. Kendilerince kamuoyunun gazını alacaklar, kısa zaman sonra herkes olayı unutacak, Mücahit de belki başka bir isimle, kaldığı yerden kutsal mücadelesine devam edecek.

Ya, işlediği suçlar mı? Merak etmeyin hiçbir şey olmayacak. Adam MKYK üyesi, kim bilir elinde ne bilgiler var. Bu bilgi ve dosya konusu politikada adeta sigorta. Sadece iki örnek vereyim, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Melih Gökçek, metal yorgunluğu gerekçesiyle kovuldu. Aslında gerekçe başkaydı. Yolsuzlukları ayyuka çıkmıştı. Bir yol kazası olmasın diye, “Çekil kenara,” dediler. Sonra hakkında davalar söz konusu oldu ve Melih bir gün Saray’a gitti. Galiba elinde bir dosya vardı. Gazeteciler ne konuştuklarını  sordu, o da galiba dalga geçti. “Külliyeye bir kütüphane kurma projesi teklif ettim,” dedi. Kütüphane? O günden beri Melih dokunulamaz bir koruma çemberi içinde. Mansur Yavaş yırtınıp duruyor. Mahkemeye yüzlerce yolsuzluk  dosyası sunmuş ama nafile. Melih tınmıyor bile.

İkincisi Fahrettin Altun. Türkiye’nin en etkili adamıydı. Sonra bir gece yarısı görevden alındı. Suçu devleti kendi çıkarları doğrultusunda kullanmakmış. Siz isterseniz vatana ihanet deyin. Görevden alındı da ne oldu? Hiç. Daha  az çalışarak, para kazanacağı bir göreve getirildi. Öyle şafak operasyonu, gözaltı, savcılık, mavcılık yok yani. Neden, diye sordular. Çok etkili birisi, “Elinde öyle bilgiler var ki, ömrü boyunca rahat yaşar,” dedi. Bilgi dediği muhtemelen arşiv.

POMPEİ’NİN SON GÜNLERİNİ YAŞADIĞIMIZIN FARKINDA MISINIZ?

(Not: Pompei’nin son günleri daha da ilginç. Yakında yazacağım.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —