İfral TURGUT

Tarih: 17.10.2025 22:31

SABRET GÖNÜL

Facebook Twitter Linked-in

(Hafta sonu, biraz havayı değiştirelim.)

Kara sevdaların Karaoğlan”ı, Karacaoğlan… 17.yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Şiirleri aşk ve doğa üzerine Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konular. Duygularını, içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatıyor.

Şimdi bırakalım Karacaoğlan’ı 1700’lü yıllarda. 

1940'lı yıllar... Alman panzerleri Bulgaristan sınırımızda dolanıyor. Konu petrol. Ya kuzeye dönüp Romanya'ya, ya güneye, Türkiye üzerinden Musul ve Kerkük'e.

Biz, İsmet İnönü’nün dehası sayesinde, savaşa girmiyoruz. Ama ordu Bulgar sınırında siperde. Siperde olanların içinde genç bir Yedek Subay var. Yeni nişanlı. Düğünü yapamadan Kırklareli'ne yollamışlar. Vatan hizmetine. Adı Sadi Hoşses. 

Siperde yatarken ve kopacak kıyameti beklerken, aklına nişanlısı geliyor. Sanki nişanlısıyla konuşurmuş gibi, Sabret, diyor. “Sabret gönül.” Ve beyni onu 17.yüzyıla Karacaoğlan'a, Karacaoğlan’ın dizelerine götürüyor 

Hicranı açmıştır sinede yare.

Zavallı gönlümün neş'esi kara.

Talihin zulmeti yol vermez yare.

Bahtım kara, gül kara, sümbül kara.

Ve sessiz bir çığlık dökülüyor dudaklarından: 

"Sabret gönül bir gün olur bu hasret biter.

Çekilen acılar canım gün olur geçer."

Evet, öyle de oluyor. Çekilen acılar bitiyor. Sadi Hoşses de o günkü duygularını mahur makamında bir şahesere dönüştürüyor. 

Aradan yıllar geçiyor. TRT’de “Gönül Telimizi Titretenler” isimli gerçekten nitelikli, dinlerken gönül tellerimizin titrediği bir program yapılmakta. Sadi Hoşses, bir sohbet sırasında Mustafa Sağyaşar’a “Mustafacığım çalıştırdığım koroda “Sabret Gönül” şarkısını okudum. Öğrencilerim bana, ‘Çok güzel bir eser ama Mustafa Sağyaşar başka türlü okuyor’ dediler,” diyor.

Sağyaşar, her zamanki beyefendi, Üstat, alçak gönüllüğüyle, “Ya, olur mu Hocam bu eseri yaşayarak bestelediniz. Siz daha güzel okursunuz,” diyor. Sadi Hoşses de, “Sen bu şarkıya özel bir hayat veriyorsun. Ben de dinlerken haz duyuyorum,” diyor.

Okuyor Sağyaşar, sanatçıyım diyen her şarkıcının okumaya cesaret edemeyeceği bu şarkıyı. Gerçekten şarkıya bir hayat vererek. 

Bitirelim mi şarkıyı 17.yüzyıldan Karacaoğlanı, 1940’lı yıllardan Sadi Hoşses’i günümüze getirerek?

Bir gül için bülbül giymiş karalar.

Sinem üzre göz göz olmuş yaralar.

Bu dert beni iflah etmez paralar.

Benim derdim dermanın bilen yok.

Sabret gönül bir gün olur bu hasret biter.

Çekilen acılar canım gün olur geçer. 

Ben “Sabret gönül,” diyeyim. Siz de gönlünüze, gönlünüzdekini bir kez daha telkin edin.

SABRET GÖNÜL, BİR GÜN BU ACILAR BİTECEK.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —