Oktay EROL

Tarih: 22.09.2025 10:53

SESSİZLİĞİN İÇİNDEKİ SİLİVRİ /2

Facebook Twitter Linked-in

Adana’dan Silivri’ye uzanan yollar da aşılır... Gürültülü/ sessiz, kötü hava koşullarına göğüs gerip, karanlığa başkaldırıp Adana/ Silivri arası da aşılır… Bu zorlukları aşmanın ne demek olduğunu Hasan Hüseyin dizelerine dökmüş, demişti ki, “kanadık toprak olduk/ çekildik bayrak olduk/ döküldük yaprak olduk/geldik bugüne- ekmeği bol eyledik/acıyı bal eyledik/ sıratı yol eyledik/geldik bugüne- ekilir ekin geliriz/ ezilir un geliriz/ bir gider bin geliriz/ beni vurmak kurtuluş mu…”

Dokuz kişiydiler, Zeydan Karalarla birlikte tutuklu bulunan belediye başkanları için başlattıkları Özgürlük Yürüyüşü Silivri eylemlerini sonlandırdılar. Adana’dan gelip, Silivri’de karşılayanlara ekmeği bol/ acıyı bal/ yokuşu yol eylediklerini anlattılar! Karalar’ın suçsuzluğunu, bir suçlama bile varsa yargılama yerinin Adana olduğunu anımsattılar! Ekilip ekin/ ezilip un/ bir gidip bin gelineceğini belirttiler! Hak için, hukuk için yürüdüklerini demeden geçmediler…

***

İkibuçuk aydır Zeydan Karalar içeride tutuluyor… Adana’da, Karalar’ın Silivri’de olduğunu bilmeyen yok, üstelik “neden içeride” olduğunu somut kanıtlarla ortaya koyacak biri de şu ana dek yok! Adanalının yaşadığı, Adanalıya yaşatılan kaygı bu! Silivri’de bekleyenler, yürüyenler, karşılayanlar… Denilse ki, “Karalar şunları yaptı, yaptığını da onayladı!” Kimsenin diyeceği bir şey olmaz, ancak salt bir “itirafçının” suçlamasıyla, bir de her şeyin “hukuk” çerçevesinde ilerlediği belirtilerek apar/ topar evden alınması Adanalıya, Adana’da arasında öyküler olan yurttaşa dokunuyor! 

Şunun altını belirgin biçimde çizelim: Olay, onbir yıl öncesine dayanıyor,Karalar’ın Seyhan Belediyesi’ni kazandığı ilk günlere… Olayın yaşandığı, Karalar’ın suçlandığı olay Seyhan’da kendinden önceki belediye başkanı döneminde yapılan bir işle ilgili… Ceza Muhakemesi Yasası’nın 12/1. maddesi de süreci “Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir” sözleriyle tanımlıyor! Bu denli açık, bu denli olay net… “Neden Silivri’de” sorusunun yanıtı verilmiyor!

***

Adanalı dokuz gencin binikiyüz kilometrelik Özgürlük Yürüyüşü, her yerde konuşuldu! Adana Silivri arasında, yol üstünde sıkça durduruldu, sıkça destekler yinelendi… Bu denli uzun yürüyüşe bir başka örnek var mı bilmiyorum; ancak karşılaştıkları her yere “ekilip ekin/ ezilip un/ bir gidip bin” gelineceğini gösterdiklerine inanıyorum. Bu “yürüyüş” eylemine neden olan Başkan Zeydan Karalar’ın Adana’da ne denli sevildiğini, “belirsiz” bir suçlama nedeniyle/ egemen olan hukuksuzluğa karşı neler yapılabileceğini ortaya koyarken “çabanın” umudu yeşerteceğini tüm yurda gösterdiler.

Silivri’de dokuz gencin verdiği"bizim başkanlarımız yargılanamaz değiller, ama hiçbir somut kanıta dayanmayan suçlamalarla hapiste tutulmaları kabul edilebilir değildir" iletisiboş değildir! Hele, “yargılama süreçlerinin tutuksuz şekilde sürmesi gerektiğini” belirtmeleri hiç boş değil!

***

Silivri’de tutuklu bulunanlara ilişkin “itirafçıların” anlattıkları “hoş” şeyler değil! “İtirafçının” sözlerini dayanak göstererek “halkın istenciyle” göreve gelmiş olanların “sorgusuz/ kanıtsız” içeride tutulmaları da “hoş” değil! Ayrıca bir de Ceza Muhakemesi Yasası’nın 12/1. Maddesi var biliyorsunuz, ona dayanarak Zeydan Karalar’ın Silivri’de yargılanması da “hoş” değil! Yaşanan olaylar, hukukçu olmayanları bile “anayasayı” bilmeye itekliyor gördüğünüz gibi… “Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği” yermiş, onu da öğrendik! 

Silivri, Marmara Denizi’nin kıyısına uyum sağlamış bir kent olduğunca, martı çığlıklarının/ deniz dalgasının duyulmadığı iç bölgelerde “sessizliğin” adı olmuştur! Silivri’nin “ninni” bilmez, yolları tuz kokmaz, umut yeşermez yüzünü gördüm orada… Bağırsak sesimiz güvercin çırpınışı olur kaplardı göğünü Silivri’nin, umut yeniden fışkırırdı kim bilir ansızın; izin verselerdi, hak deselerdi, insan sevselerdi, doymaz olmasalardı, hırs yapmasalardı, gurur saymasalardı, duygudaşlık kursalardı, doyabilselerdi Silivri’de kucaklanırdı doyasıya… Silivri hem sessizlik, hem özgürlüğün düşlendiği yerdir yüreklerde… 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —