1995 yılında tanıdım rahmetli Hakkı İzan abi’yi. Kızıldağ Yaylasında akşam yemeğinden sonra oturduğumuz çay ocağında beni tanıştıran damadımız Zeki Göçer’di. Hakkı Abi, her şeye boş vermiş, gerek ailevi ve gerekse diğer sorunlara verdiği tek cevap “Hiç mühim deel”di. Biz de kahkahalar ile gülerdik. Rahmetli, etrafına pozitif enerji yayıyordu. Işıklar içinde bulunsun.
30 yıl sonra, Hakkı Abi’nin boş verme fikrine elime geçen “S*ktir Et” kitabında rastladım. Sağlık sorunlarım nedeniyle hastanede yoğun bakımda yatarken bu kitabı okudum, bitirdim. Taburcu olunca da bu yazıyı ele aldım. İngiliz Yazar Jhon C. Parkin’in yazdığı Figen Kılavuz’un çevirisini yaptığı kitap 165. Baskıya ulaşmış. Yayınevi yasal hakları nedeniyle alıntılar yapamıyoruz. İngiltere Kralı 8.Henry’inin kurduğu Hıristiyan mezhebi Anglikanizm bir ailenin mensubu olan Yazar Jhon C. Parkin, kitabında zaman zaman Hz. İsa’yı da eleştirip onun bazı fikirlerine karşı çıkarak “S*ktir Et” diyor.
Aslında ilk bakışta bir küfür gibi gelebilir insanlara. Hatta cinsellik olarak da algılayabilir. Ama kitaba önyargısız başlayıp okuduğunuzda doğunun boş verme fikrine batının bakış açısını anlatıyor.
“S*ktir Et” demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınıza düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur.
Yazarın bu komik ve ilham verici kitabı, “S*ktir Et” demenin; Doğunun boş verme, vazgeçme ve bir şeylerin o kadar da önemli olmadığını fark ederek gerçek özgürlüğü bulma gibi ruhani fikirlerinin kusursuz bir batı ifadesi olarak özetlenebilir.
Hastanede yatarken içinde bulunduğum ruhsal ve psikolojik durumuma uygun düşen bu kitaba uyan düşüncelerim daha da arttı. O nedenle ben de, başta uluslararası, ülke, yaşadığım kentin sorunlarına, siyasetçilerin iktidar mücadelesi için ortaya koydukları davranışlarına, birbirlerine laf sokmalarına, yetiştirmelerine, polemiklerine, beni strese sokacak her şeye “S*ktir Et” diyorum.
Sizlere de tavsiye edebilirim.
Bakalım ne kadar “S*ktir Et” diyebileceğiz?