İfral TURGUT

Tarih: 14.08.2025 12:26

TABANSIZ EFE ve EFELER

Facebook Twitter Linked-in

 

Bugün bana göre yeni adıyla “Tabansız Efe” hakkında bir yazı yazacaktım. Ama gazeteleri, televizyonları, sosyal medyayı gözden geçirince, özellikle Ergün Poyraz’ın “Kırık Topuklu Kirli Kontes” adlı kitabının içeriğini öğrendikten sonra vazgeçtim. Yüzüne tükürmekten beter ermişler. Bu utançla nasıl yaşanır bilmem.

Bu vesileyle, Efelik ve Efeler konusunda çok ama çok kısa bir şeyler anlatmak istiyorum.

Efe kelimesi bir teoriye göre, Yunanca kökenlidir, bir diğer teoriye göre ise  Türkçe “büyük kardeş” anlamındaki,  "Eke" kelimesinden gelir. 

Zeybekler ‘’yoksul savaşçılar’’ olarak bilinir, baskıya, yolsuzluğa ve adaletsizliğe karşı çıkarlar.  

Efe, bir çetenin başıdır. Adamları, efeye ve töreye bağlıdırlar.   Efe ‘’Öl’’ derse ölür, ‘’Kal’’ derse kalırlar.  

Bir efe öldüğünde, zeybekliğe özgü bir yas töreni düzenlenir. Baş ve ayak uçlarında büyük ateşler yakılır. Belirli bir süre bağlamayla yas ezgileri çalınarak ağlanır, ağıtlar yakılır, yas oyunu denilen bir zeybek oyunu oynanır. Tören sonunda   cenaze hiç bulunmayacak, yalnızca kendilerinin bildikleri bir yere gömülür. 

Efenin ölümünden sonra zeybekler isterlerse çeteden ayrılabilir, ya da yeni bir çete kurabilirler. Efenin niteliklerini   taşıyan biri varsa o efe olabilir.     

Efeler eşlerini, yetenekli, güzel, kendisini iyi ifade eden kadınlardan seçerler. ‘’ Gül dalından odun olmaz, görgüsüz erden kadın olmaz,’’ gibi söylemleri vardır.      Efenin evlendiği kadın, efeyi efe yapan kişidir.

Namus anlayışları tavizsizdir. Çakırcalı Efe çetesine Veli isimli bir kızan almıştır. Veli bir gün dağ başında bir kadın görür ve Efe’ye, ‘’Şunu çağırıp bir oynatsak mı,’ der. Efe de Veli’ye, ‘’Al da gel,’’ diye karşılık verir. Veli kadını almak üzere yürüyünce, Efe silahını çeker ve oracıkta öldürür. Sonra çetesini döner ve Irz düşmanlarının bizdeki sonu budur,’ der.  

Kuva-yı Milliye direnişi, ‘’Biz yürüyelim, millet arkamızdan gelir,’’ diyen, Yörük Ali Efe ile başlamış, “Efeler yolumuzu kesmeselerdi, Ankara toparlanmaya vakit bulamazdı,’’ diyen Yunan İşgal Komutanlığı ile bitmiştir. 

Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti fiilen yok sayılmış,   İtilaf Devletleri, Anadolu’yu işgal etmiş, orduların terhis edilmesini ve silahların teslimini istemişti. Zulmün karşısında olmaya yemin eden efeler,  Kuvâ-yı Milliye adıyla halk   direnişini başlatmışlardı.    

Yörük Ali Efe, Malgaç Baskını ile otuz kadar köprüyü korumaya çalışan düşman askerini yok etmiş, ellerindeki silahları almıştı.

Aydın’ın geri alınması, Yörük Ali’nin  çetesine katılan Ayşe Hatun’un kahramanlıkları dillere destandır. O savaşta Ayşe hatunun elinde silah, ayağında çarık vardı.

Aydın’ı yöneten bir belediye başkanı olarak Aydın’ı kurtaran efeleri ve o kahraman kadını Çerçioğlu herkesten iyi tanımalı ve demeli ki, “Bana verilen o unvana hiç layık değilmişim. Olsam, olsam ben tabansız, tırnaksız, tıynetsiz bir dolandırıcı olurmuşum.”

Yazıklar olsun. Oy namustur. Kendi oyunu istediğin bedelle satabilirsin ama sana emanet edilen namuslara hangi vicdanla ihanet ettin? Aydınlıların en az yarısının başını öne eğdirdiğinin farkında mısın?

VAKTİYLE, AKP’YE GEÇEN NAZİLLİ BELEDİYE BAŞKANINA SÖYLEDİĞİN SÖZÜ HAFİF DEĞİŞTİREREK SÖYLÜYORUM: BU MİLLETİN HAKKI SANA HARAM OLSUN.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —