Oktay EROL

Tarih: 03.10.2025 10:15

TARIMDA "TEKNOLOJİ" KİMİN İÇİN...

Facebook Twitter Linked-in

Her şeyde olduğu gibi “daha az” vererek, “daha çok” almak amaçlanıyor! Toprağa tohum ekiliyor, teknolojinin araştırıp bulduğu ilaçlar/ gübreler “tohumun” hem daha çabuk hem de “daha çok” ürün elde etmesine neden oluyor! Kapitalizm “toprağın” doğurganlığının ne olduğunu düşünmez, toprağın ilaçlarla hangi özelliklerini yitirdiğine bakmaz, topraktan alınan ürünün hangi değişimlere uğradığını düşünmez; “daha az” zamanda, “daha çok” kazanç olması yeter!

Yalnız toprağın/ ürünün uğradığı değişim değil, üretimin yapıldığı köylerin, köylerde yaşayanların, köyde üretilenle doyanların, doyanların o yerleşim yerlerinde severek yaşamlarını sürdürmesini de istemez kapitalizm! Toprağı işleyecek makineler üreterek, üreticiyi makine edinmek için borçlandırarak, yakıtı daha çok tükettirerek, sattığı makinenin yedek parçasına daha yüksel fiyatlar belirleyerek egemen olduğu sisteme tutsak eder kapitalizm…

***

Siz hiç makineleşme yaygın biçimde sürerken işsizliğin yerinde saydığını, toplum genelinde gönencin/ erincin arttığını duydunuz mu? Öncelikle makinenin yaptığı işleri yapanlar işten uzaklaştırılır çünkü, çalışanlar pamuk ipliğinin ucunda sarkıtılır! Patron, gerekli gördüğü fazlalıkları işten çıkarmakla kalmaz, kalan çalışanların “daha çok” üretmesi için gözdağı vermekten uzak durmaz!

Makineleşmenin başlamasıyla özellikle tarımda yaşanan “teknoloji bağımlılığının”, aslında insanları zamanla hem üretimden hem de topraktan uzaklaşmasının sancısını Çukurova bölgesi çok derinden yaşamıştır! Birçok toprakla doyan yerleşim yerleri dağılmış, toprakla uğraşıp da teknolojik gelişmelere ulaşamayan çiftçiler üretimden uzaklaşmıştır! Bugün, bir zamanların cıvıl cıvıl olan köyleri sessizleşmiş, yeni yetişen kuşak kentlerde geçimlerini sağlamak zorunda kalmış, işsizlikj yeni bir boyut kazanmıltır!

***

Anımsayın: “özelleştirme” konusu ilk kez gündeme geldiğinde “işsizliği” azaltacağı, “özelleştirmeden” gelecek kazançla yeni iş kolları oluşturulacağını, ürünlere katma değer katılacağından söz edilmişti! Sonunda ne oldu? Kamu değerlerini “ucuz fiyatlarla” ele geçirenlere, başta emekli olanların yerine yenilerini almayarak çalışan sayısını düşürdüler, ardından çalışanların yükünü daha da ağırlaştırdılar, yeni işçi alımlarını en aza indirdiler, bundan başka sistem “özelleştirmeye” destek olmak anacıyla “yaptırım gücü yüksek” yasalar çıkmaya başladı… Grev hakları daha da budandı!

Aslında “teknolojinin” var olması başkaydı! “Teknoloji” geliştikçe makineleşme artacak, yeni iş kolları oluşturulacak, emekçiler daha az çalışıp/ daha çok kazanacak, “teknoloji” salt patronun değil çalışanların da yaşamını kolaylaştıracaktı! “Kapitalist” düşünce böyle bir şey değil oysa; amaç, patron daha az harcayarak, daha çok kazanacak! “Teknoloji” ile emekçilerin hakları budanacak!

***

Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, son açıklamasında tarımda “teknolojinin” ne denli gerektiği konusunu değerlendirdi. Şunları söylüyor: “Tarım işçiliğinde yaşanan sıkıntılarla mekanizasyonun gerekliliği, tarımda ne kadar çok teknolojik makina alet ile donanıma sahip olunursa işgücü ihtiyacıyla birlikte maliyeti daha aşağılara çekebiliriz. Artık makineleşmek tercih olmaktan çıkmış, mecburiyet haline gelmiştir. Bu konuda altını besleyebilmek için akıllı tarım teknolojileriyle otonom ekipmanlarının teşviki, yerli makina üreticilerinin desteklenmesi ile bu konuda kredi/hibe programlarının geliştirilmesi, sonucunda üreticilerin teknik yönden eğitilmesi gerekmektedir…”

Bilgiç, açıkça tarımda teknolojik makineler ne denli donanımlı olursa, işgücü gereksinmesiyle birlikte “maliyetin” aşağı çekileceğini söyleyebiliyor, “işgücünün” aşağı çekileceğini yadsımıyor! Ayrıca, tarımda “çok kazanmak” için makineleşmenin zorunluluk olduğunu da vurguluyor! Başkan Bilgiç ne denli üreticiyle iç içe olmuş olsa da, üreticinin asıl kaygısının girdi fiyatlarındaki artışlar, hasat sürecinde yapılan dışalım ürünler, taban fiyat belirlenirken girdilerin göz önünde tutulmaması olduğunu göz ardı ediyor! Kapitalist “doymazlığın” yanında duruyor!

***

Kapitalist sistemin “verimlilik” adı altında dayattığı teknoloji, toprağı/ üreticiyi/ köyü/ emeği dönüştürürken; bu dönüşümün bedelini en çok emeğiyle yaşayanlara ödetiyor! Makineleşme, özelleştirme, teknoloji bağımlılığı… Hepsi bir zincirin halkaları gibi: üreticiyi borçlandıran, işçiyi güvencesizleştiren, köyleri sessizleştiren, emeği değersizleştiren bir düzenin parçası!

Oysa teknoloji, insanın yaşamını kolaylaştırmak için vardır; toprağı sömürmek, emeği değersizleştirmek için değil! Bugün köyler boşalıyorsa, gençler toprağa değil betona yöneliyorsa, yerli değil dışalım ürünlerle doyuluyorsa bunun nedeni “teknolojinin varlığı” değil, onun nasıl/ kim için kullanıldığıdır! Şu soruların yanıtını verin; teknoloji kim için gelişiyor, toprak kim için işleniyor, emek kim için harcanıyor?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —