Tuncay DAĞLI

Tarih: 14.11.2023 19:55

TERK EDİLMEK NASIL BİR DUYGU BİLİR MİSİNİZ?

Facebook Twitter Linked-in






Sizi hiç terk eden oldu mu?





Anneniz, babanız, eşiniz, sevgiliniz ya da sevdiğiniz bir dostunuz, sizi yarı yolda bıraktı mı?





Veya hiç ummadığınız bir anda kapı önüne koyuldunuz mu?





Sırtınızı dayadığınız, dağlar kadar sağlam deyip, sonuna kadar güvendiğiniz biri sizi bırakıp gitti mi?





Bilir misiniz bu duyguyu nasıl bir şeydir?





Bütün herkese olan güveniniz bir anda sıfırlandı mı?





Herkesten uzaklaşmak, kendi kabuğunuza çekilmek, hatta bu dünyadan gitmek geldi mi içinizden?





Belki bu duyguların birini ya da birkaçını yaşadınız, belki de hiç yaşamadınız. Ama yaşamayacağınız anlamına gelmez.





Aniden ayağınızın altındaki toprak kayabilir. Hiç beklemediğiniz bir yerden darbe alabilirsiniz. İşiniz bozulabilir, aile yapınız dağılabilir, hasta olabilirsiniz, malınızı mülkünüzü, paranızı kaybedebilirsiniz.





Bunların hepsi olabilir.





Bu dünyada olmayacak şey yoktur.





Atalarımız “yaşa da gör” demiş.





Yaşayan her şeyi görür.





İster kendi başımıza gelsin, isterse başkaları yaşasın. Örnek alınacak, ders çıkarılacak çok şey var bu dünyada.





Hak edelim ya da etmeyelim. Bizi üzecek, canımızı sıkacak, moralsiz bırakacak neler oluyor neler...





Tabii her şeye, her felakete her zaman hazır olmak mümkün değil. İnsan boş bulunabilir. Zayıf anına rastlayabilir.





Taş ummadığımız yerden gelebilir.





Fakat hepimiz insanız. Sevmek isteriz, güvenmek isteriz. Korunmak isteriz.





Zor günümüzde dost, akraba yanımızda olsun, iyi günümüzü de, kötü günümüzü de paylaşalım isteriz.





Elimizi bırakmasınlar, sırtlarını dönmesinler isteriz.





Peki, tüm bu duygular yalnızca biz insanlara mı özgü? Başka canlıların bu tür duyguları, istekleri, beklentileri yok mu?





Olmaz olur mu?





Sevilsin, korunsun, güven içinde olsun isteyen o kadar fazla canlı varki etrafımızda.





Sokaklarda başıboş dolaşan, karnını doyurmak, sıcaktan soğuktan korunabilmek için başını sokacak bir yer arayan o kadar fazla hayvan var ki...





Ve bunlar içinde sıcak bir yuvası varken, “dostlarım” dediği, “sahiplerim” dediği insanlar varken, yiyecek yemeği, içecek suyu her gün önüne gelirken, bir anda kendini sokakta, tek başına bulanlar da var.





Terk edilmiş, bir başına, yapayalnız bırakılanlar var.





Boynunu içine çekmiş, yüzünü insanlardan gizleyen, güven duygusunu yitirmiş, gözyaşını içine akıtan “can dostumuz” deyip de, ölmeden öldürülenler var.





Sahi, siz hiç terk edildiniz mi?





O yalnızlık duygusunu iliklerinize kadar hissettiniz mi?





Eğer benim gibi çocukken sorumsuz ağabeyi tarafından bir dağ başında, tek başına istemeyerek de unutulmuş olsaydınız, mutlaka “ evet” derdiniz.





O gün sahip olduğumuz köpeğimiz yanımdan ayrılmadan, beni saatlerce beklemeseydi, belki de kurda kuşa yem olacaktım.





Bu yüzden o duyguyu ben çok iyi bilirim.





Siz de bilin istedim.





Çünkü otobüs durağında kıvrılıp yatan, hiçbir sese, davranışa tepki vermeyecek kadar dünyaya küsen fotoğraftaki yavru köpek terk edilmeseydi böyle davranmazdı.





Onun duygularını, anlatamasa bile, ben anladım. Siz de anlayın isterim.





Çünkü hiçbir insan bu dünyadan yaptıklarını yaşamadan gitmezmiş.





Unutmayın bu sözü...



Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —