İfral TURGUT

Tarih: 22.09.2025 15:59

TRUMP BİRAZ DÜŞÜNSE Mİ?

Facebook Twitter Linked-in

Savaş bir insanlık suçudur. Çağın Dehasının ifadesiyle,”  Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir.” Savaşı isteyen milletler değil, hükumetlerdir.

Bugün silahlı kuvvetler olarak, dünyanın en güçlü ülkesi Amerika. Ama dünyanın en güçlü lideri Amerika’nın başındaki Trump mı? Güçlü insan olabilmek için en güçlü silahlara sahip olmak yeterli mi? Güç zehirlenmesine düçar olmuş bir muhteris, gerçek gücün ne olduğunun farkında mı? Çıkarcı Amerika’nın çıkarcı vatandaşlarının Trump’ın yaptıklarından hoşnut görünmesi, tüm Amerikalıların kendisini onayladığı anlamına gelir mi? Günümüzün bazı muktedirleri zayıf tarih bilgisiyle her şeyi bugünden ibaret sayabilirler. Trump da öyle mi acaba? Mesela, Trump Vietnam’ı biliyor mu? Geçmişe bir bakalım mı?

1960’lı yıllarda Amerika’da tuhaf bir gençlik ortaya çıktı: Hipiler. Bugünkü mutlak retçiliğin temelini attılar. Görüşleri tamamen apolitikti. Dünyanın, üzerinde yaşayan bitki, hayvan ve insanlara ait olduğunu kabul ediyor, özgürlüğün bireyin kendi içinde olduğunu savunuyorlardı. Ne yazık ki, uygulamaları anarşist düşünce tarzındaydı 

Hiç bir siyasal parti veya da hareketle ilişkileri yoktu. Uyuşturucular, müzik ve cinsellik, hippi kültürünün temelini oluşturuyordu. Vejeteryanlardı. Yaşamak için canlı öldürmeyi reddediyorlardı. Canlılar ölmemeliydi.

ABD,1965’te Vietnam'a asker gönderdi. İlk başkaldırı hippilerden geldi. Hep beraber haykırdılar: “GİTMEYECEĞİZ.”Dünyanın öbür ucundaki hiç tanımadıkları insanlarla savaşmayı reddediyorlardı.

Dünya boks şampiyonu Muhammed Ali Clay, bir basın açıklaması yaparak, Vietnam Savaşı'nı kınadığını ve askere gitmeyeceğini söyledi. Şampiyonluk unvanı geri alındı. Üç yıl boks yapması yasaklandı. 

Siyah Devrim başlamıştı. Devrimin lideri Malcolm X öldürüldü. Ama insanlar devrime inanınca onu durdurmak zordu. Hareketin başına Martin Luther King geçti ve o ünlü söylevini, binlerce kişiye haykıra haykıra yaptı. "Bir Hayalim Var"

Amerika Vietnam’da bir bataklığın içindeydi. Ne yapsa olmuyordu; ne yapsa kazanamıyordu, ne yapsa kaybediyordu. Organize SAVAŞ gücü, organize İNSAN gücüne yeniliyordu. Hayali olanlar ve hayallerinin peşinden gidenler kazanıyordu.

1973'te Amerikan askerleri Vietnam’dan çekilirken, New York Times gazetesinin hükümete yakın yazarlarından Sulzberger şunları yazıyordu;

“Birleşik Devletler savaşın kaybeden tarafı olarak görünüyor. Tarih kitapları bunu böyle yazmak zorunda… Biz savaşı Mekong Vadisi’nde değil, Mississippi Vadisi’nde kaybettik. Birbiri ardından gelen Amerikan yönetimleri, ülke içindeki halktan asla kitlesel destek görmedi.”

Haklıydı Sulzberger, Amerika’yı düşmanından önce kendi halkı yenmişti. Halkın desteklemediği sistemler yaşayamazdı. Halk isterse kendi devletini bile dize getirebilirdi. Çünkü halk sistem için değil, sistem halk için olmalıydı.Ama bir de; o halkın hayal edebilen liderleri; o liderlere inanan halkı olmalıydı.

Acaba, Trump bu gerçekleri biliyor mu? Acaba bir gün zengin bir ülkenin güçlü sahibi gibi düşünmeyi bırakıp, kalp taşıyan bir insan gibi düşünebilecek mi?

BUGÜNE KADAR BÖYLE BİR İŞARET ALAMADIK AMA KİM BİLİR,

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —