Mahmut TEBERİK

Tarih: 08.10.2025 21:18

ZAMAN VE MEKÂN KAVRAMI

Facebook Twitter Linked-in

Bir söz vardır: Bugünün çamaşırı, dünün güneşi ile kurutulmaz. Bugünün gözlüğüyle dünü değerlendiremezsiniz. Tarihte yaşanmış tüm olaylar bugünün değil, yaşandığı zaman ve mekân esas alınarak değerlendirilmelidir.

Zaman ve mekân; hikâyeyi bir zemine oturtmaya ve geçtiği dönemin atmosferini anlamaya yardımcı olur. Anlatının doğru ve objektif değerlendirilmesi için önemli bir unsurdur. Anlatı, ne zaman oldu? nerede oldu? vb. sorularının yanıtları verilmeden kavranamaz.

Ne yazık ki ülkemizde keskin bir kutuplaşma olduğundan herkes bulunduğu taraftan karşı tarafı mat etmek için bilerek ya da bilmeyerek olayları çarpıtmaktadır. Önce biraz gülelim.

Cumhuriyet karşıtlarına karşı seküler kesimin oldukça komik popüler savunması: Osmanlı padişah anneleri, Fatih’ten sonra Türk değildir. Ben buna önce muzip bir yanıt veririm: Eee, birader, Hürrem Sultan dururken, kara kuru Türk kızları da alınmaz ki. Tabi köpürürler bana.

Oysa Osmanlı, bir ortaçağ imparatorluğudur. Etnisite bilinmez. Herkes padişahın kuludur, kölesidir. Eşlerini, esir pazarlarından alınan cariyeler arasından seçer.

1923 devrimiyle Osmanlı bakiyesi ve emperyal güçlerden kurtarılan topraklarda bir cumhuriyet kuruldu. 1970 lerde, neden sosyalist devrim yapılmadığı savlanıp Kemalizm küçümsendi. 90 lı yıllarda, 1. Meclis göklere çıkarılıp 2. Meclis küçümsenip neden demokratik olmadığı sorgulandı.

Oysa iki meclis arasında niteliksel bir fark vardı. 1. Meclis, kurtuluş Savaşını yürütmüş, saltanatı kaldırmış, 2. Meclis ise devrimi gerçekleştirip Cumhuriyeti kurmuştu. Okuma yazma oranı %8 olan halka tabi ki devrim sorulmazdı.

Cumhuriyet kurulurken Mustafa Kemal’in en yakın silah arkadaşları “padişahın ekmeğini yedik” diyerek saltanat ve hilafet için direndiler. Oysa çağ, ulus devletler çağıydı artık, göremediler. Yani zaman ve mekân unsuru göz ardı edildi.

Başka bir örnek: Kılık kıyafet Kanunu çıkmıştır ama erkekler için. Peçeye dokunulamadı. Çünkü zaman ve mekân uygun değildi. Çünkü meyve olgunlaşmadan toplanmaz.

Zaman ve mekân değişir, anlatı sabit kalırsa durum içinden çıkılamaz hale gelir. İslam dini 1400 küsür yıldır değişmez, tarih üstü olarak kabul edilmiştir. Ancak, günümüzde kölelik, cariyelik, çok eşlilik, küçük yaşta evlilik, kadınlara miras hakkı, vb. konularda tıkanmıştır.

Tarih, düz bir çizgide ilerlemez. Bazen de yerinde sayar, hatta geriye savrulabilir, ama hep akar.

Son olarak diyorum ki: Benim, ben olabilmem için; öncelikle sağlıklı bir şekilde düşünmem, düşüncelerimi dilimin kalıplarına aktarıp hiçbir baskı altında kalmadan, kendimi özgürce ifade edebilmem gerekiyor.

Bir zaman ve zemin ya da mekân yoksa, zaman ve mekân uygun koşullarda değilse, kişisel bütünlüğüm bozulmuş, hatta varlık nedenim ortadan kalkmış ya da tehlikeye girmiş demektir.

Zaman, yaşadığım süreç veya dönemdir. Mekân ise ülkemdir. Şu an her ikisi de; emperyal güçlerin ve yerli işbirlikçileri hoyratların tehdidi altındadır.

Ancak, böyle kalmaz zaman ve mekân, gece ve gündüz gibidir, değişir. Tan yerleri ışıdığında, aydınlandığında mekân, saklanacak kovuk arar hoyratlar.

O nedenle yitirmiyorum umudumu. Aklımdan çıkarmıyorum, aradığım her şeyi; umudu, azmi, mücadele kararlılığını bulduğum insanlık tarihini.

08 Ekim 2025.

Mahmut TEBERİK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —