Sabri ARPAÇ

Tarih: 07.01.2024 15:08

NEDİR HALKIN BU ENFLASYONDAN ÇEKTİĞİ!

Facebook Twitter Linked-in

Enflasyon, yani fiyat artış canavarı! Farklı farklı hesaplayanlar var. TÜİK başka, ENAG başka, İTO da ise daha çok TÜİK’e yakın hesaplıyor. Ümit Dikbayır da eşiyle birlikte marketleri gezerek halka daha sahici gelenini yapıyordu. Ama şimdilerde Meral Hanım’ın banka hesaplarını incelemediğini ispatlamakla meşgul!

ENFLASYON NEDİR?

Neyse biraz ciddi tanımlamalara bakalım. Enflasyon nedir? Ekonomi kitapları, ekonomistler, siyasiler ne diyor.

 

 

Ekonomi, Hazine ve maliye konusunda uzman Üstat Mahfi Eğilmez’e göre ise;

 

 

Şeklinde tanımlıyor.

 

Süleyman Demirel ise bir söyleşisinde enflasyon için;

 

Sayın, Cumhurbaşkanı da tam bir yıl önce;

Demişti.

Ama enflasyon bu! Gazeteci, DEM Milletvekili veya  Belediye Başkanı değil ki tutup kolundan hapse atasın.

2023 Enflasyonu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’ 64,77 olarak, İstanbul Ticaret Odası (İTO) 74,88 olarak ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)’ ise 127,21 olarak ettiler.

Hiç kimsenin artık inanmadığı TÜİK’in açıkladığı oran bile Cumhurbaşkanı’nın öngördüğünün 3 katından fazla, İTO’ya göre 4 kata yakın, ENAG’a göre ise 6 buçuk katı aşmış!

ENFLASYON NİYE BU HALE GELDİ?

2016 yılında enflasyon 8,53 olarak gerçekleşmiş, bu yıla kadar tek haneli olarak devam etmişti. 2017 de 11,92’ye, 2018 de 20,30’a, 2019 da 11,84. Kadar yükselmiş, 2021 Yılında hızlanmaya başlamış oran 36,08 olmuştu!

Peki nedir bu giderek tırmanmanın nedeni? Ekonominin bozulmanın ve yüksek enflasyonun nedeni sadece Hazine ve Maliye Bakanları ile Merkez Bankası Başkan atamalarının kuralsız ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın abartılı politik tercihleri mi?

Bunlar da var tabi. AKP’nin giderek içte ve dışta düştüğü moral ve motivasyon bozukluğunun tetiklediği ‘’cepheleşme’’, ‘’dış düşman’’, ‘’yerli ve milli olanlar, olmayanlar’’ ayrımı ile bozulan ‘’iç barış’’ ve ‘’antidemokratik uygulamalar’’ ve ‘’tek adamlığın’’ yarattığı etki ile yatırım ve finansman sağlayıcılarda ‘’güven ve istikrar’’ endişelerinin etkili olduğu hiçbir zaman gözden ırak tutulmamalıdır.

AKP’nin FETO ile olan iktidar kavgasını bütün muhaliflerine yöneltmesi, Gezi Olayları gibi bütün Dünyada ses getiren bir doğa olayına gösterilen ‘’demokratik tepkiyi’’ adeta ‘’kalkışma, hükümeti devirme’’ gibi göstermesi de içte ve dışta ekonominin bozulmasına etkisini hiçbir zaman anlamadı!

Yerel ve yüksek yargıyı karşı karşıya getiren, bölen, biri birilerine hasımmış gibi ortam yaratılması, Anayasa’nın her herkesin uyması gereken yerleşik kararlarına uymamak suretiyle; Anayasa’yı adeta eski deyimi ile; ‘’Tamamını veya bir kısmını tağyir (Başkalaştırma, bozma), tebdil (Değiştirme) veya ilga (Geçerliliği sonlandırmak) etmek değil midir?

Bu hükümlerle Deniz ve arkadaşları idam edilmedi mi? Ki onların o dönemdeki Anayasayı değil karşı olma savundukları da bilinmesine rağmen.

Anayasa Mahkemesi Kararlarına karşı olmak, hükümlerine katılmamak onları uygulamamak anlamına gelmez. Bu hukuk, yasa, anayasa tanımazlığın Türkiye’nin ekonomik ilişkilerini, borçlanmasını etkilemediği mi zannediliyor! Saydığımız bütün ve daha niceleri ekonomimizi, demokrasimizi ve kalkınmamızı olumsuz etkilemediği mi zannediliyor?

Türkiye uluslararası kuruluşlarla ekonomik, demokratik ve ikili ilişkilerini bir düzene koymadan, yönetim ve denetim kurumlarını ahenk içinde çalıştırmadan ne enflasyonu düşürebilir ne de borç ve döviz sarmalından kurtulabilir.

Sabri Arpaç

sabriarpacymm@gmail.com

 

 
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —