İfral TURGUT

Tarih: 25.05.2019 10:58

TEK BOYUTLU İNSAN YA DA HEPİMİZ OYUNCAĞIZ

Facebook Twitter Linked-in


Tek boyutlu insanı sözlükler şöyle tanımlıyor:
• Düşünceleri tek yönde olan, başka boyutlarda düşünemeyen insan...
• Çok zayıf kişiler için yapılabilen bir tanımlama...
Kavramı ortaya atan, Alman asıllı, Amerikalı düşünür. Berlin’de doğdu. Sosyal Demokrat Parti üyesiydi ama ideal arkadaşları, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht işçi eylemleri dolayısıyla katledilince partiden ayrıldı.
1933’te, Hitler iktidara gelince Cenevre ve Paris üzerinden, ABD’ye kaçtı.
1941’de Reasonand Revolution (Akıl ve Devrim) adlı kitabında liberalizmi kapitalizmin rekabetçi evresinin, faşizmi de tekelci evresinin ideolojisi olarak tanımlayarak liberalizm ile faşizm arasında yakın ilişkiler bulunduğunu öne sürdü.
1958’de Soviet Marxism (Sovyet Marksizmi) adlı kitabında, Rusya’yı, ABD gibi sanayi toplumu olmayı amaçladığı ve baskıcı bir yönetimi olduğu gerekçeleriyle eleştirdi. Aynı yıl Eros andCivilisation (Aşk ve Uygarlık) kitabında yabancılaşma sorununu irdeleyerek; cinselliğin baskı altında tutulduğu çağdaş sanayi toplumlarını eleştirdi ve baskısız uygarlığın da mümkün olduğunu savundu.
Ve 1964’de yayımladığı OneDimensionalMan’de (Tek Boyutlu İnsan) adlı kitabında;
• ABD’de insanların düşünce düzeneği üzerinde baskıcı rejim oluştuğunu,
• Hizmetlerin bolluğunun insanları kendilerine yabancılaştırdığını,
• Beslediğini, kişilerin bir araç, dolayısıyla da “köle” durumuna geldiğini,
• Çağdaş sanayi toplumlarında eleştirici bilincin gelişemeyeceğini savundu.
CounterrevolutionandRevolt (Karşıdevrim ve İsyan) adlı kitabında, Teknolojinin alabildiğince geliştiği toplumlarda, estetiğe çok az yer verildiğini, sanatın, dengeli toplumsal bilincin gelişimi ve kişilerin haz duygusunun doyumu bakımından son derece önemli olduğunu, sanatın saygı görmediği toplumları terk ettiğini,sanatta diğer insan etkinliklerinden daha fazla özgürlük alanı olduğunu anlatmaya çalıştı.
Hemen ekleyelim; Marcuse’ün düşünceleri 1968 kuşağına rehberlik etti.
Marcuse’ün iddialarının zirve noktası kapitalist ve totaliter rejimlerin ana amacının, düşünmeyi yok eden, sorgulamayı zahmetli bir iş, eleştiriyi gereksiz bir başkaldırı sayan, söylenenle yetinen, duyduklarının doğruluğunu olduğu gibi kabul ederek, o düşüncelerin dışında başka gerçekler de olabileceğini aklına getirmeyen TEK BOYUTLU İNSAN yetiştirmek olduğu idi.
Marcuse sadece eleştirmiyor; yol da gösteriyor. İşte söylediklerinden bazıları:
• Politik dilbilim: Egemen sınıfın silahı. Eğer radikal muhalefet kendi dilini geliştirirse,egemenliğin ve iftiranın en etkili gizli silahlarından birini kendiliğinden ve bilinçsizce protesto eder.
• Geçmişin keşkeleri, geleceğin endişeleriyle oyalanma. ders al ve yoluna devam et.
• Gerçek iktidar, insanlar üzerine değil, yürekler üzerine kurulur.
• Küçük insanlar dengini, büyük insanlar kendini arar.
• Liberal ve demokratik görünen yönetim kendisini büyük ölçüde, görünmeyen despotizme barınaklık ederek, uygarlığı yok edip ayakta kalır.
• Efendilerin serbestçe seçilmesi, ne efendileri ortadan kaldırır, ne de köleleri.

BU YAZITI SANA NE YAZDIRDI DERSENİZ, CEVABIM;
• BİRAZ YSK’NIN KARARI, ÇOĞUNLUKLA YENİ AÇIKLANAN EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ DES DAĞITIM.
SİZ DE TOPLUM OLARAK TEK BOYUTLU HALE GELDİĞİMİZİ, GETİRİLDİĞİMİZİ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?




Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —